Oya Baydemir’in bu başlık yazısı ilgimi çekti ve merakla okudum. Okuyunca dayanamadım ve belki zamansız bir cevaptır ama yene de hakkım olmayan bir davranışla bu yazıyı vicdani sesime uyarak yazma ihtiyacını duydum.

 Özelikle şu cümlesini çok incitici, hakaret edici bulduğumu belirteyim: Araştırdım soruşturdum TV’ler Demirtaş’ı davet ediyor, Demirtaş TV’lere çıkmıyor. Acaba bunun sebebi kıskanç şahinler olmasın. Bu değerlendirmesini bir sosyalist ve HDP taraftarıyım diyen bir insanda duymak başlı başına incitici bir durumdur. Yıllar yılıdır özel savaş aygıttı hep bu kaşıma üzerine Kürt iç güvensizliği deşmeye çalışmakta, bunun üzerine vurmaya çalışmaktadır. Oya Baydemir’in ayını noktada buluşması hiçte yakışık değil, günün ruhuna aykırı uç, zorlayıcı bir değerlendirmedir.

Oya Baydemir bununla da yetinmemekte Avrupa’da yetkili, etkili samimi bir dostumla Demirtaş’ın harcatılmasına ilişkin kaygımı paylaştım. Arkadaşım bizde böyle be şey olmaz dedi. Ama içim rahat değil ve kim ne düşünürse düşünsün ben kaygımı burada yene yazmak paylaşmak istiyorum demekte.

Eh ne demeli? İnsan nasıl nefes alıyorsa, nasıl yiyorsan, nasıl içiyorsan, öyle düşünür, öyle hisseder, öyle ikna olur, ikna olduğu noktada durur, düşünür yaşar. Dogmatizm başka insanda nasıl buluşur ki? Ancak böyle buluşur!

 Oya Hanımda o kadar düşüncelerin dogmatikliği içindedir ki, içine düştüğü dogmatik düşüncelere inanandır. O kadar inanıyor ki, çok samimi saydığı dostun bizde böyle şeyler olmaz sözüne itibar edememekte, bildiğini okumakta ve köşesinde yazmakta imtina edememektedir. İnsan dostuyla vardır. Dostuyla insandır. İnsan kalır. Oya Hanımın yazısını okuyunca bir an Oya Hanımın dostluğunda şüphe duymakta kendimi alamadım. Acaba Oya hanımın samimi dostluk anlayış nedir sorusunu soruverdim kendime. Ve bir daha anladım ki Oya Hanım Kürtleri hiç tanımıyor. Oya hanım bilmeli ki, Kürtler kendinden çok dostuna güvenir, itibar eder. Demek Oya Hanım kürdün bu özelliğini hala keşif etmemiştir. Etmemiş ki dostunun söylediğine değil, kedi düşündüğüne inanmayı sürdürmektedir.

Selahattin Demirtaş acaba neyi savunuyor Şahin tabir ettikleri neyi savunuyor? Bu soru bile çok anlamsız bir sorudur. Bir kere demokratik ulus, ortak vatan ve farklılıklarla bir arada yaşamak fikri Abdullah Öcalan yoldaşa aittir. Şahin tabir ettikleri de, Selahattin Demirtaş’ta bu fikir etrafında siyaset yürütmektedir. Yani anlaşılır dile söylemek gerekirse İdeoloji mimarı Abdullah Öcalan yoldaştır. Abdullah Öcalan’a yoldaş olmaya çalışanlarda bu fikri mücadeleyi sürdürenlerdir. Dolaysıyla şahin güvercin hikâyesi ancak olsa olsa özel savaşın maniple edici araç sal vuruş noktası olabilir. Oya hanım galiba belek zayıflığı içine düşmüştür. Beleği tazelesin diye, bir hatırlatmada bulunayım. HDP projesi Selahattin Demirtaş’a ait değil, Abdullah Öcalan yoldaşa ait bir toplumsal projedir. Bu projeyi Abdullah Öcalan yoldaş ortaya attığında en güçlü sahiplenen ilk önce KCK yönetimi ve PKK olmuştur. Bugün o çok tanıdık gelen ve medyatik olanlar bu projeye ilk başta en çok karşı çıkanlar olmuştur. Eğer bugün HDP varsa bu Öcalan yoldaşın ısrarlı çabası, KCK ve PKK yönetiminin güçlü sahiplenmesi ve desteklemesi sayesindedir. Sonuçta Sayın Demirtaş ta bu proje içinde rol alan bireydir. Onun ideolojik mimari değil, uygulama içinde olan bireydir. Bugün HDP varsa Abdullah Öcalan yoldaşın Ulus devlette karşı, Demokratik Ulus Paradigmasının ne denli güçlü panzehir olduğunu bize göstermiş olmasındandır. Bu panzehrin iyileştirici etkisi bu kadar uyanma, canlanma yaratmaktadır. Bu böyle anlaşılmalıdır. Yoksa birilerinin hokus boksuyla HDP böyle canlanılmamaktadır.

Niye Oya Baydar gibileri kendi Kürt dostunun söylediklerine itibar etmiyor, güvensiz yaklaşıyor? Sebebi çok basit, egemen ulus devrimci zihniyetini aşamadıkları için Kürt dostuna güvensizlik içindedirler. Kafalarında tek be şey dolaşmaktadır. Kürt’te kurulmuş hiyerarşi var, bu hiyerarşi ağa, beg, mirdir. Bunlardan lider belirleyicidir. Lider değişmez, lider çıksa da, çıkan lider, hazır lider istemez, sonrada çıkan lider tasfiye edilir. Kürdü sanırım kendi ata Osmanlı soyuyla karıştırmakta ve kürdü de öyle saymaktalar. Bu kafayla değerlendirirsen, elbette Kürdü anlamazsın. Anlamaktan zorlanırsın. Oya hanım ve Oya Hanım gibiler bilmeli ki PKK ile birlikte bu devir çoktan kapandı. Hele hele iktidar ve devlet odaklı paradigmada kurtulan PKK de artık bunun esemesi okunmaz. Çünkü yeni PKK insan odaklı felsefeyi kendine rehber eden PKK’dir. İş rol üzerine kurumlaşmış bir PKK’dir. Rolünü doğru oynayan, yerine getiren takdir toplar. Rollünü doğru okumayıp, kendini şaşıran kendiliğinde dışa düşer. Bu PKK’nin ahlaki politik temizliğinden, berraklığında gelmektedir. Yoksa birilerini dediği gibi tasfiyecilik iktidar hastalıklarında kaynaklı değildir. Ah bir kürdü Kürt olarak kabul etmeyi örenebilsek. Ama maalesef bu pek mümkün olmamakta! Bu mümkün olmadıkça, hep önyargılı acabalı, şüpheli, güvensiz yaklaşmaya devam etmiş oluruz. Umarım bir gün Kürlere dostum diyenler kürdü doğru okur doğru anlar, doğru yoldaş olurlar. Başkaca ne diyebilirim ki?

Hasan Akbaba

31 Ekim 2015

Lelystad