3 Ağustostan buyana Ortadoğu yeni başlangıç milat nıtelıgındedır.3 Ağustostan öncesi planlanan ne varsa,3 Ağustostan sonra planlınlar ters yüz olmuştur. Hesap derindi: Birinci dünya savaşında öngörülen ulus-devlet gerçeği yüz yıl boyunca Ortadoğu halklarına deli gömleği olarak giydirilmiş yüzyıl boyunca halkların başına bela olan egemen siyaset olmuştur.Kaos, kaotik durum içinde halkları tutmakta bu hünerli siyaset ürünüdür.20 yüzyıl,21 yüzyıla kendini terk etmeye yakın zamanda İkiz kuleleriyle başlayan provokasyonla,yeni bir siyaset devreye girdirilmiştir.Mevcut devletleri kaos içine çekerek,yerel,mezhepsel, ulusal çelişkileri canlandırarak bölgeyi tam bir ateş kazanına çevirmek! Bununla yapılmak istenen, yeni siyaset öznelerini öne çıkararak yeniden bir toplum mühendisliğiyle kendi egemen bağlaşıklarını yaratarak, bir yüzyıl daha sömürüsünü devam ettirmek hedeflenen siyaset olmuştur. Büyük Ortadoğu projesi böyle ortaya çıkmıştır. Bu proje tutsaydı.Ortadoğu buna göre yeniden dizayn edilecekti. Ama olmadı.Akan zaman yeni ve farklı faktörleri öne çıkarmıştı.Bu faktörlerin başındada devlet olmayan devrimci güçlerin oluşu yada bu politikayı ret eden karşı cephede yer alanyerli direniş sahiplerin direngenliğiydi. Bu direngenlik, bu oyunu bozan belirleyici faktördü. Kapitalist modernitebireyci insan gerçeğini,biten toplum gerçeğine dönüştürmek için bu ikinci hamleyi yapmakistedi; ama tutmadı.Bu Hesap Bağdat’ta,Rojava’da,Kürdistan’da döndü.Toplumcu kök bunun önüne geçen en direngen duruş oldu. Bu duruş veçıkmaz sonrasında İŞİD denilen provokasyon terör örgütü devreye sokuldu.İŞİD eliyle yeni egemenlik siyasetini devreye koyulmaya çalışıldı. Ancak İŞİD palazlandıkçagüç haline geldikçe,kendisini yaratan güce başkaldıran ikinci bir franşetyen örneğine dönüştü. Bu örneğe dönüş ve kendine güven,ABD, İngiltere vatandaşların başını kesen konuma getirdi. Aynı İsraillin Devrimci Yasar Arafat çizgisine karşı, Hizbullah mamulünü üretip,sonra karşısına dikilen ikinci Hizbullah örneğini verir oldu.Boşuna denilmemiştir dostluklar geçici,çıkarlar kalıcıdır.Şimdi bu kalıcılık üzerine çatışma,denge, müttefik, yandaş,karşıtlıklar an içinde hep değişip durmaktadır. Cide protokolüne cevap vermeyen Türkiye, NATO müttefikleri yerine Katarı tercih etmesi bu çıkar siyasetin en iyiörneğini bize vermektedir.
ABD, İNGİLTERE, FRANSA ikinci dünya savaşının Marshall ittifak güçleriydi.Bugünde bakıyoruz bu üç güç yene devrede ve öne çıkmaktadır. Bu dönemde Sovyet devleti yok ve bu eksik. Bunun yerine ilkel milliyetçi siyaset sahibi olan KDP ile bu boşluğudoldurmak istiyorlar. Sanki KDP gücü varmış gibi,onunla ilişkilenerek İŞİD e karşı müttefik olma çabasına girmekteler. Peki, KDP buna ne kadar hazırdır? Elbette fiziki, askeri olarak hiçte hazır değildir. Hazır olmasa da KDP’nin ulus-devlet çizgisi bu güçlerin ortak çizgisidir. Bu çizgi KDP’yi bu güçlerle müttefik hale getirmektedir. KDP’ den yanatercihlerini yapmaları da bundandır.KDP’nin diş ve ya işbirlikçiliğe yatkınlığı bu çizgi sonucudur.İnsan bir an ortada gelişen tartışmalara bakınca, ne tezMahmur ziyaretini bunlarunuttu demekten kendini alamamaktadır. Mesut Barzani Mahmur PKK Komutanlığını ziyaret ederken,bugün belini sıvazlayanlarla bir araya gelme planlıyla bu ziyaret teşekkürü yapmadı. Ziyaret ve teşekkürübu direnişçilerin direnmesi sayesinde, itibarının beş pare edilmesinin önüne geçtikleri için bu teşekkür ziyareti yaptı.Böyle olmasaydı, hiçte kolay kolay o şatafatlı devletkoltuğunda kalkıp, mahmurun komünal insani değerlerini temsil eden PKK komutanlığını ziyaret etmezdi!
Peki, bundan sonra müttefik,ittifaklar nasıl olacak? Elbette iki ayrı duruş, çizgi üzerinde olacaktır. Hegomonik güçlerin o açıklamaları zevahiri kurtarma açıklamalarıdır. Hiçte samimi değillerdir.3 Ağustostan bu yana İŞİD le savaşan,ilerlemesine takoz koyan tek güç PKK’dir. Bir kere bunu kabul etmeleri ve Sezar’ın hakkı Sezar’a demeleri gerekir ki, o zaman bunlar samimidir diyebilmeliyiz. Bazı akıl eveler hala düşman gerçeğini iyi kavramadığında bu egemenlikçi siyasettin hinlik, oyun içinde oyunu görememenin darlığı içine düşerek,niçin PKK değil de, KDP ye silah veriyorlar diyerek,medet uman duruma düşmekteler.Bu umar içinde olanlar ilkel milliyetçi ve devlet odaklı siyaset zehrinde kurtulmayanlardır. Bu zehirin etkisinde olacak ki, böyle şuursuz sorular sorup durmaktalar.Peşinen şu farkındalık net anlaşılmalıdır. PKKHalkaların özgür demokratik siyasetini temsil etmektedir. KDP ulus-devletlerin egemen siyasetini temsil etmektedir. Silah KDP ye veriliyorsa, bundandır. Bu Hegomonik güçlerin esas korkusu İŞİD değildir. Esas korkusu PKK siyasetinin Ortadoğu coğrafyasında bir güç duruma gelmesidir. PKK siyaseti, gün geçtikçe halklara güven veren, kazandıran, birleştiren, bir arada tutan, bugünü yarına birlikte taşıyan/taşıtmanın özgür demokratik siyasetidir.Bu siyaset gün geçtikçe güven vermekte,halkları bir arda yaşatan özgür demokratik, devrimci siyaset olmaktadır. Birazda KDP ye sarılmalarınıntelaşı bundandır. İŞİDİ yenmek kolaydır. Ama halkaların kendi iradeleriyle inşa ettikleri? Hiçte kolay değildir! İşte bu tehlikeyi görüyorlar, bunun için KDP yi allayıp, pullayıp tekrar güçlü Kürdistan devlet gerdeğine sokmaya çalışıyorlar.3 Ağustostan bu yanan direnen öncü olan PKK’dir. KDP’nin esemesi yoktur. Tercih edilende KDP’dir. Ama gelin gürünki, asıl olan direniş gücü Maniple edilerek,direnişi sanki tek KDP yapıyormuş gibi, hep onun hanesine yazılmaktadır. Ama buna rağmen dönem halkların kazanma dönemidir.Halklar mutlaka kendisine kaybettiren ulus-devlet belasında kurtulacaklardır. Dönem siyaseti demokratik özgür komünal uygarlıksal siyaset çıkışıdır. Bu siyaset, egemenlik karşısında mutlaka kazanacaktır. Gün gün taçlanacak siyasete olacaktır.Halklar Rojava’da bu siyaseti yaşamsal kıldıkça, devlet ulusu yerine, demokratik-ulus siyasetiyle daha bir özgür iradeli, toplumcu insan bilinciyle geleceklerini inşa etmekteler. Halklar Rojava’da devlet siyasetini bir bir arkada bırakmanın gurur kıvancını yaşamaktalar. KDP,PKK siyaset farkını yaşayarak öğrenmekteler.Öğrenerek farkını görmekteler.Buna göre tercihini yapmaktalar.Hegomonik güçlerin telaşı bundandır. Bunların asıl korkusu İŞİD değil, bu sistemdir. Bunun görerek mukayese etmeli, tartışmalar yapılmalı, anlam biçilmeli, anlam çıkarılmalıdır!
Gelinen aşamada Kürtler ve ezilen halklar yerelde kendi demokratik özerklik sistemlerini inşa ettikçe,İŞİD ve onun yaratıcı tanrılarında kurtulmuş olacaklardır.Bize silah verirler,vermezler tartışmaları öz güce inanma zayıflığında kaynaklıdır.Bu psikolojide kurtularak, Öz gücüne inanıp, güvenerek,devrimi yapma zamanı diyerek tam bir seferberlik ruhuyla, demokratik kurtuluş inşa zamanı diyerek dört elle üstümüze düşeni yapma zamanıdır. Bugün yapılmasa, yarın geç olabilir! Soreşlik,devrimcilik an itibariyle bu andır.
Sömürgecilik yaratığı sistemle ayakta kalır, yaşar. O zaman onundayandığı sistemin dayanaklarında yoksun bırakmak, asıl görev olmalıdır. Anadil için okulların yapılması, ana dilinde eğitimin yapılması en büyük dayanağı sömürgeciliğin elinde almaktır. Ana dil eğitimleri yaygınlaştıkça, gelişme kaydettikçe sömürgecilik kaybeder. Bu anlamdabaştaTZP çalışanları olmak üzere emek veren herkesi saygı minnetle selamlıyor. Halkımıza kutlu olsun diyor, binlerce teşekkür diyorum.
Hasan Akbaba
15 Eylül 2014
Strasburg