Bu yıl yapılacak olan yerel seçimlere az bir zaman kaldı. Türkiye’nin esas siyasi güçleri olan AKP, CHP, MHP ve BDT-HDP son kozlarını paylaşmaya gayret ediyorlar. Osmanlı’dan beri Türkiye’nin siyasi literatüründe yer edinmiş olan ‘komplo’ projeleri bir bir açılıyor, bugünlerde son ‘komplo’ projeleri de açılacaktır.

 

Türkiye dışından ülkenin siyasi durumuna bakıldığında daha berak ve herhangi bir gücün etkisinde kalmadan objektif bir görüşe sahip olmak mümkündür. Avrupa’dan gördüğüm kadarıyla, AKP ne kadar yıpranmış olsa da bu seçimlerde yine birinci parti olacaktır. Yıpranmış olan AKP iktidarına alternatif bir güç, ne yazık ki ortada yoktur. CHP hem ideolojik ve hem de siyasi bir kaostan kurtulamadı, kurtulamıyor. MHP ise kronikleşmiş milliyetçi kesimden başka kimseye hitap edemiyor. BDP-HDP ise bir taraftan ‘Kürt Partisi’ gibi hareket ederken diğer taraftan da ‘Türk Solu ile birleşen bir siyasi güç’ olmaya gayret ettiği için net bir çizgiye sahip değildir. Böyle bir siyasi güçler tablosu içinde AKP’nin birinci parti olmaması için bir neden yoktur.

 

AKP-Cemaat çatışmasının açıktan yaşandığı 17 Aralık 2013’ten sonra yapılacak olan bu yerel seçimler AKP için bir ölüm-kalım sınavıdır. Eğer AKP’nin oyları yüzde 30’ün altına düşerse 2015’te yapılacak olan genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için pek şansı kalmaz. Yok, eğer AKP bu seçimlerde yüzde 40 ve üzerinde oy alırsa o zaman Türkiye en az bir dönem daha AKP ile yaşamak zorundadır.

 

CHP ile MHP AKP-Cemaat çatışmasını ve buna bağlı olarak ortaya çıkarılan yolsuzlukları kulanarak bu seçimlerde oylarını artırmaya çalışıyorlar. Fakat bu her iki parti de temiz bir sicile sahip değiller, ikisinden de Türkiye toplumu çok çekmiştir. İktidar olma konusunda topluma güven verebilecek durumda olmadıkları gibi perspektifleri de bulunmamaktadır. Yani ne bu seçimlerde ne de 2015 seçimlerinde AKP’ye alternatif değiller.

 

CHP ve MHP dışında ciddi siyasi güç olan BDP-HDP vardır. Ne var ki BDP belli bir tecrübe kazanıp kendini bir ölçüde tanıtmış ve kanıtlamış olduğu bir dönemde HDP perspektifi ortaya çıktı ve olumlu giden süreci muğlaklığa sürükledi. BDP seçmeninin kafası karışık ; BDP mi yoksa HDP mi diye düşünenlerin sayısı az değildir. Her ne kadar da BDP Kürdistan’da HDP ise Türkiye’de seç,mlere giriyor olsada bu durumun bir karışıklık yaratığını bilmek lazım. İşin içinde olan ve kısman siyasetle uğraşanlar için pek sorun yok ancak BDP’nin tüm seçmenleri aynı nitelikte değildir. Ben bu hususu daha sonraki süreçte yazacağım, dolayısıyla burada uzun değinmeyeceğim.

 

BDP-HDP AKP alternatifi olabilir mi ? Biraz mantıklı düşünenler biliyorlar ki hayır ! Ne kadar da BDP-HDP Türkiye partisi olmaya çalışsalar yine de onların ‘Kürt’ yanı ağır basar. Türkiye’deki milliyetçiliğin ne kadar köklü olduğunu düşündüğümüzde bu partinin, veya partilerin, Türkiye genelinde iktidar alternatifi olmayacağını, olsa bile buna en az 20 ve hatta 30 yıl daha zaman olduğunu biliyoruz.

 

Bu yerel seçimlerde BDP’nin Kürdistan’da, HDP’nin ise Türkiye’de seçimlere giriyor olması ve bazı yerlerde geçmişte koruculuk yapmış ailelerden adayların gösterilmesi belli bir kafa karışıklığına yol açmış olsa bile Kürtlerin çoğu yine de başka partilere oy vermez. Yurtsever olan her Kürt böyle düşündüğünü biliyorum. Dolayısıyla bu yıl Kürdistan’da BDP’nin oyları daha artar ve belediye sayısı da ona göre çoğalır. Kürdistan’da BDP, Türkiye’de ise HDP’nin alacakları oyların toplamı bir önceki seçimlere göre artacaktır. Buradan çıkacak sonuçlara göre 2015’te yapılacak olan genel seçimlerde %10 ülke barajının aşılması noktasında belli bir umut ışığı çıkabilir.

 

Yukarıda ki tabloya bakıldığında 30 Mart günü yine AKP birinci ve alternatifsiz parti olarak seçimleri kazanacaktır. Oylarında bir düşüşün olacağı kesin ancak ne kadar oy kaybı olsa da yine birinci parti olma niteliğini koruyacak.

 

AKP birinci parti olursa sicili temize mi çıkacak ? Elbette hayır ! Gerek Gezi Parkı olayları sırasında bu partinin anti-demokratik yaklaşımları olsun gerekse de 17 Aralık Operasyonlarında ortaya çıkan idalar AKP’yi asla temiz bir sicile sahip olmasına müsaade etmeyecektir. Hele hele Berkin Elvan gibi çocukların kanına giren bir AKP iktidarı hiçbir zaman temiz olamayacak. Buna rağmen birinci parti olarak seçimlerden çıkması Türkiye’nin siyasetten alternatifsiz olmasından kaynaklıdır. Ve bu süreç uzun sürmeyecektir, önümüzdeki yıl veya yıllarda toplumun önemli bir kesimine hitap edebilecek yeni bir siyasi gücün ortaya çıkmasına müsait bir konjonktür olgunlaşmıştır. Nasıl ki 2000’li yıllarda Türkiye’de siyasi bir boşluk olduğundan dolayı AKP çıkmışsa şimdi de öyle bir boşluk mevcuttur.