Kurban Edilen Urfa-Mersin Hattı

Bu yıl kurbanlık canlı hayvan ithal edilmedi denildi ise de gerçek bu değildi. Herkes ibadet için canlı hayvanları kurban ederken hukuken sorumsuz sorumlu siyasilerimiz, bürokratlarımız Urfa-Mersin hattındaki Gaziantep, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay, Adana illerimizdeki yerli canlı hayvan üreticilerini Suriye’nin hayvan üreticilerine kurban ettiler! 2010 yılından bu yana hem resmi ithalat ile hem de resmi olmayan sınır illerimizden kaçak hayvan girişleri ile yabancı ülkelerin üreticilerinin bir nevi desteklenmesi sürüyor.

Bu yıl Urfa-Mersin hattındaki illerde kurbanlık hayvan fiyatları diğer illerimize göre oldukça düşük gerçekleşti.  Kurban ibadetindeki kurbanlıkların, et tüketimindeki canlı hayvan fiyatlarının ucuz, erişilebilir seviyelerde olması dileğimizdir. Lakin kurbanlık, kesimlik, besilik canlı hayvan fiyatları yasadışı bir şekilde düşürüldüğü takdirde canlı hayvan yerine yerli canlı havyan üreticilerimiz kurban edilmiş oluyor.

Canlı hayvanların kurban edilmesi Tanrıya ibadet. Yerli hayvan üreticilerinin yabancı ülke çiftçilerine kurban edilmesi kime ibadet? Üreticilerin kurban edilmesi ‘’ibadetine’’ kimler göz yumuyor, kimlerin ihmali, çıkarı veya sorumluluğu var?

Ülke insanlarımıza ucuz kurban, et temin etmeyi sağlamada alkışlanacak bir politika veya ülke politikacısı maalesef yok!

2012 yılının kurban bayramını geride bırakırken bayram arifesinde GTH Bakanı Sayın Mehdi Eker’in‘’ bu yıl kurban ithal edilmeyecek ‘’demeci yerli üreticiler için dikkat çekici idi.

Yerli üreticiler Sayın Bakanın bu sözlerinin hiç bir kıymet-i harbiyesinin olmadığını bilmekte idi. Çünkü devam eden, besilik, kasaplık canlı hayvan ithalatında alınan gümrük vergisi eski seviyesine getirilmemişti ki..?  Bu yapılmadan yerli üretici kurbanlık hayvan ithal edilmeyeceğine, edilmediğine nasıl inanabilsin ki?

Ama Sayın Bakan hayvancılık sektörünün dışındaki kamuoyunu, kendisinden demeç alan gazetecileri inandırabildiğini sanıyor. Sayın Bakan tarımı, hayvancılığı bilenlerin karşısında  konuşmaya cesaret edemiyor. Eline verilen bürokratlarının masa başında hazırladığı rakamların havalarda uçuştuğu yazılı demeçleri ajanslara fakslatıyor. Kamuoyuna da ‘’ bakın bu yıl kurbanlık hayvan ithal ettirmedim, başarılıyım ‘’ mı demek istiyor. İthalatta gümrük tarife istatistik pozisyonunda ‘’ kurbanlık hayvan ‘’ ibaresi yok. Canlı hayvanların ağırlıkları yazılıdır, 250 kilogramın altında olan besilik, 250 kilogramın üstündekine ‘’kasaplık ‘’deniyor ve kasaplık yani ‘’ kurbanlık hayvan ithalatının önü resmen açık!

Sayın Bakan her sözünde 2002 yılı ile kıyaslama yapıyor. Hâlbuki büyükbaş hayvan sayısında 2002 yılı ile kıyaslamak bir yana 2007 yılındaki hayvan varlığı seviyesine bile gelemedik.

Hayvancılıkta Tüik rakamları gibi gözüken bilgiler gerçekte  Türk İstatistik Enstitüsü’nün değil GTH Bakanlığının üretip Tüik’e bildirdiği rakamlardır. Hayvan sayımında Türk-Vet sistemi her yerinden dökülüyor. Sayın Bakanın 2010 yılındaki ahır ahır hayvan saydırma metodu da gayet iyi biliniyor! Sayı sayamayan, gıda tarım ve hayvancılıkla ilgili gerçekçi bir stratejik planlama yapamayan bir siyaset ve o siyasetin şekillendirdiği bir GTH Bakanlığı var karşımızda! Devasa bir bakanlık ve yetişmiş elemanları, kadrosu, ülkemizin yetişmiş insan gücü; tarım hayvancılık potansiyeli karşısında acze düşürülüyor! Resmen canlı hayvan, et ithalatı devam ettiriliyor, kaçak hayvan girişleri de önlenemiyor.

Sayın Bakan geçtiğimiz günlerde verdiği beyanatta küçükbaş hayvan varlığında da artışın olduğunu bildiriyor olsa da geçen yıl Ankara Üniversitesi’nin yaptığı bilimsel bir çalışma; ülkede mevcut küçük hayvan varlığı istatistiklerinin gerçekçi olmadığını açıklıyor. Ankara Üniversitesi ilim adamları bir bakıma Sayın Bakanı tekzip ediyor.

Ankara, İzmir, İstanbul ve civar illerin kurbanlık hayvan, kasaptaki et fiyatlarını düşük seviyelerde olmasını sağlayan devam eden kasaplık, besilik canlı hayvan fiyatlarıdır. 2010 yılında eski Diyanet işleri Başkanı ‘’kurbanlıklar pahalı ise bu yıl kurban ibadeti yapılmayabilir ‘’ diyecek oldu ise de susturuldu.!

Urfa- Mersin hattı olarak nitelendirilen Kahraman Maraş, Gaziantep, Osmaniye, Hatay, Adana gibi bu hattın içindeki büyükbaş ve küçükbaş hayvan fiyatları dibe indiren ise ülkedeki devam eden hem resmi ithalat ve hem de Suriye’den yapılan hayvan kaçakçılığıdır. Gümrük vergisi ödenmeden ülkeye sokulan ve ibadet için o hayvanları satın alıp kesenler kaçak mı kaçak değil mi, kaçak ise bu hayvanlar ibadet yerine geçer mi diye sorgulamıyor. Ambalajlı gıdalarda helal sertifikacılığına soyunan ve bunu kamuoyu istiyor diye öne süren Diyanet ve helal sertifika pazarlamacıları ‘’ Kaçak hayvanların helalliği ’’  konusunda sessizliklerini koruyorlar ve kurban ibadetlerini yerine getirecekler için de sorgulamaya, sorgulatmaya yanaştıkları görülmüyor. Yurt dışından resmi, gayri resmi ithal edilen her canlı hayvanın girişine yerli üreticilerimiz gözyaşı döküyorlar. Ahırlar, işletmeler kapanıyor, ocaklar sönüyor. Resmi veya kaçak getirilen canlı hayvanlar hayvan-halk sağlığını tehdit ediyor.

Kurban Bayramından önce de hayvan kaçakçılığı basına sızıyor olsa da yakalananlar buzdağının üst görünen parçalarıdır.

Kurban bayramının arifesinin resmi tatil olmasından da yararlanan hayvan kaçakçılığı uzmanları daha önceden ülkeye soktukları, çiftliklerine koydukları kaçak hayvanları Urfa-Mersin hattındaki  illerimizin hayvan pazarlarına sürdüler.

Hem de ne düşük fiyat: 40 kg canlı ağırlıktaki dişi koyunları 250 TL’den! Kapışıldı. Bu fiyatları gören kurban satın alıcıları yerli üretim pahalı koyun yerine gayri resmi ithal (kaçak) dişi ucuz koyunları satın almak için hücum ettikleri bildiriliyor.

Yerli üreticilerin  ‘’ bu kaçak  dişi hayvanların karnında kuzular var, gebedirler ’’ sessiz çığlıklarını duyan, işiten yok! Urfa-Mersin hattındaki hayvan pazarlarındaki yerli üreticilerin çoğu hayvanlarını satamayıp gerisin geriye çiftliklerine götürdükleri biliniyor.

Suriye kendi içindeki yaşadığı iç savaş sebebi ile delik deşik Türkiye sınırından hem sığınmacı hem de dişi gebe koyunları yasadışı bir şekilde Türkiye’ye ihraç ediyor!

Urfa-Hatay-Mardin Suriye’ye sınır komşusu  illerimiz. Sınırdan kaçak hayvanların geçtiği en yoğun illerimiz bunlar!

Kaçak kurbanlıklara üreticiler ne diyor?
Bilal Işık, Suriye’den kaçak olarak geçirilen koyunların Kurban Bayramı öncesinde Gaziantep’te  250 liraya satıldığını belirterek, “Yerli koyunun fiyatı en az 500 lira. Vatandaş daha ucuz diye bunları alıyor. Bizim kurbanlıklar elde kaldı. Piyasayı altüst ettiler” diyor.

Suriye’nin kaçak koyunları sadece Gaziantep’i değil Urfa-Mersin hattındaki tüm illerdeki kurbanlık koyun fiyatlarında deprem etkisi yarattı.
Sadece kurban münasebeti ile değil 2010 yılından bu yana Urfa-Mardin hattına giren kaçak hayvanların ucuzluğu sadece bu hattaki illerimizdeki fiyatları değil İç Anadolu’nun büyükbaş küçük baş hayvan fiyatlarını etkiliyor, indiriyor.

Çukurova’da üç yüz beş yüz sayısında bir hayvan varlığı sahibi olarak celepleri tek tek çiftliğinize çağırdığınızda ve biraz piyasadan yüksek fiyat istediğinizde o celeplerden bir iki tanesinin cep telefonuna sarılıp Suriye’den hayvan getirenlere telefon ettiğini ve o günkü geçişle oluşan fiyatları öğrenmek istediğine  ve ona göre sizinle pazarlık edeceğine şahit olabilirsiniz!

Hayvan Hastalıkları

Nerede resmi, kaçak canlı hayvan girişi var ise orada hayvan hastalıkları yoğunlaşıyor

Türk Veteriner Hekimleri Birliği Üç Gün Hastalığı ile ilgili yayınladığı bildiride bakınız neler söylüyor:

Türk Veteriner Hekimleri Birliği konuyla yakından ilgilenmektedir. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığıyla sürekli irtibat halinde olup; hastalığın seyrini takip etmektedir. Bilindiği gibi hastalık daha önceki yıllarda da ülkemizde görülmüş olup mevsimsel bir seyir takip etmekte, hastalıkta mortalite oranı düşük olmasına rağmen sekunder enfeksiyonların devreye girmesiyle zaman zaman mortalite yükselmektedir.Bakanlıkla yapılan görüşmelerde gelecek yıl itibariyle sero survey sonuçlarına göre gerekirse canlı veya inaktif aşı ithal edilerek hastalığın yaygın olarak görüldüğü bölgelerde (Urfa-Mersin hattı) aşılama çalışmalarının yapılabileceğini belirtmişlerdir. Konuyla ilgili bakanlığın 1 kasım 2012 de yapacağı toplantıya bizde görüşlerimizi içeren bir öneriyle katılacağız. Burada esas sorun tek tek hastalıkları ele alarak değil tüm hayvan hastalıklarını kontrol ve eradike edecek ciddi kaynaklar ayrılıp rasyonel ve bütüncül bir yaklaşımın gündeme getirilmesi hayvancılığa ayrılan desteklerin büyük bir kısmının hayvan sağlığına tahsis edilmesi gerekliliğidir. Kamuoyunun bilgilerine saygıyla duyurulur...

Urfa-Mersin Hattı hayvan hastalığının yoğun olduğu bir bölge olmasının nedeni bu yazımıza konu olan kaçak ve resmi hayvan kaçakçılığının bu hattın içindeki bilhassa Şanlı Urfa, Mardin ve Hatay’dan yoğun kaçak hayvan girişlerinin yaşandığı gerçeğidir. Suriye hayvan hastalıklarının görüldüğü bir ülke olması dolayısı ile resmi ithalat yasak. Ama kaçak ithalat serbest..!!!!

Bu kaçak ithal hayvanlar yurda sokulurken sınırda, yurt içindeki yollarda, Vilayet sınırından geçişlerde, hayvan pazarlarına inmesinde ve kurban mevsiminin dışında sınırdan girip bir başka çiftliğe aktarılmasından sadece hayvan kaçakçılarımı sorumlu? Değil ise kimler sorumlu?

Hayvan Kaçakçılığı Nasıl Önlenir?

GTH Bakanı Sayın Mehdi Eker tarım, gıda ve hayvancılıkla ilgili rakamları telaffuz ederken sürekli 2002 yılı ile kıyasladığı için biz de 2002 yılındaki iktidarın tarım bakanının hayvan kaçakçılığını nasıl önlediğini özetleyerek anlatalım.

O zamanki iktidarın (Anap-Dsp-Mhp koalisyonu) Sayın Bakanı besicilere hayvan kaçakçılığını nasıl önleyebilirizsorusunu sorduğunda aldığı el-cevap; ‘’Sınır illerimizin, vali, emniyet müdürü, il jandarma-sınır alay komutanı, il tarım Müdürlerini sıkıştırırsanız sorun çözülür,’’ idi.

Bakan, o ay sınır illerinin birinde bu makamlardaki bürokratları toplayarak ‘’hangi ilden kaçak hayvan geçişi yaşanırsa başta o ilin valisi, emniyet müdürü, il jandarma-sınır alay komutanı, il tarım müdürünü görevden aldırtırım,’’ sözlerini sarf etmesinin ardından kaçak hayvan girişlerinin durduğunu biliyoruz?

Şimdiki GTH Bakanı Veteriner Hekim Sayın Mehdi Eker Beyefendiden de 2002 yılı öncesinin Tarım ve Köy işleri Bakanı’nın gösterdiği aynı iradeyi kendisinin de göstermesini yerli üreticiler bekliyorlar.

Et, canlı hayvan resmi ithalat lobilerine, resmi ithalatı durdurmaya GTHB Sayın Mehdi Eker’in gücü yetmiyor. Bu yazımızdan sonra Sayın Bakanın canlı hayvan kaçakçılığını durdurmaya gücü yetecek mi göreceğiz?

Ülkemize kaçak canlı hayvan girişlerinden Sınır İllerimizdeki; valilerimizin, kaymakamlarımızın, il Jandarma-sınır jandarma komutanlarımızın, il, ilçe gıda tarım ve hayvancılık müdürlerimizin hukuki anlamda sorumluluğu olmasa da ‘’yönetim ‘’ sorumluluğu vardır. İşte bu sorumluluk onların görevlerinden alınmayı da gerektirebilir. Bu konuda onları sorgulayıp, sorumluluklarını hatırlatacak olan da GTHB Veteriner Hekim Sayın Mehdi Eker ve İçişleri Bakanıdır.

Sınırdaki görevliler, il, ilçe gıda tarım hayvancılık, emniyet müdürlükleri, valilikler, kaymakamlıklar, canlı hayvan kaçakçılığının önlenmesinde hepsi ayrı ayır birer bariyerdir. Sınırdaki bariyeri haydi diyelim gecenin karanlığında kaçak hayvanlar aşıyorlar ve sınır il, ilçedeki sınıra en yakın bir çiftliğe sokuluyor. O çiftlikten bir diğer ilçeye, ile, hatta birkaç il uzaklığına hayvanları yürüterek değil kamyonlar ile götürülür iken hiç mi bir diğer görmeyen bariyer sorumlusunu ikaz edecek üst makam yok?

Kaçak hayvan girişlerinin yarattığı ekonomik kayıplardan, hayvan-halk sağlığımızın tehlikeye atılmasından, kaçak hayvan girişleri ile yerli üretime darbe vurulmasından hukuken sorumsuz,  siyaseten sorumlu olan siyasi makamlar da öyle genelgeler ile değil, sınır illerdeki valilerin, kaymakamların, il, ilçe gıda tarım ve hayvancılık müdürlerinin, sınır görevlilerinin gözlerinin içine baka baka konuşarak hayvan kaçakçılığını durdurmalıdır.