Bütün vekiller seçilene kadar millettirler, bazı vekiller seçildikten sonra milleti unutup sadece vekil olarak hayatlarına devam ederler. Bu vekiller mesajlarını millete değil, evrene yollarlar. O yüzden evrende sahipsiz dönen bir sürü mesajları vardır.
Malum gündemde seçimler var, her ne kadar yerel seçimlere hazırlık yapılsa da, devamında yapılacak olan genel seçimler için de şimdiden kulis çalışmaları başlamış durumda. Vekillik hayatı boyunca sadece kürsüden konuşulanları izleyen vekiller, şimdilik atağa geçip soru önergeleriyle “biz de varız” deseler de, sesleri evrende yankılanmaktan öteye geçmiyor. Zira çok az insan o soru önergelerinden haberdar oluyor. “Ortada soru önergesi var ama millet yok, millet var ama soru önergesi yok” gibi kompleks bir durum var yani!
Bir de mikrofonu eline alınca gözü hiçbir şey görmeyen vekiller var. Giriş, gelişme ve sonuç yoktur genelde bu vekillerin konuşmalarında. Konuşmanın başlangıcı ve bir türlü sonu gelmeyen uzun ve birbirinden kopuk söylemler vardır. Aralara serpiştirdikleri “damardan” sloganlar olmasa “millet” genelde bu konuşmaları uykuda geçirir. Evren telaşlanır böylesi durumlarda, çünkü uzun ve birbirinden kopuk mesajları nasıl ve kime ulaştıracağını bilemez! Millet uykuda, evrenin kafası ise karışık olur bu vekiller karşısında! Bu tip konuşmalar karşısında; “Hayır yani, madem milleti boş verdiniz, hiç değilse evrene mesajlarınızı kısa tutsanız” diyesi gelir insanın!
Vekil için alkış referanstır, millet için ise nasıl konuşulduğu değil, kimin konuştuğudur! Vekil konuşur, millet alkışlar; millet alkışlar vekil daha da konuşur ve bu kısır döngü içinde ne konuşan konuştuğundan haberdardır, ne de dinleyen konuşulanlardan! Haksızlık etmeyelim tabi; milletle bağını koparmayan vekiller de var. Gözlemlerimden hareketle birkaç kişi sayabilirim. Mesela BDP vekillerinden; Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk, Mülkiye Birtane ve Ak Parti Milletvekillerinden Gülşen Orhan. Galip Ensarioğlu duruşu itibariyle daha çok İstanbul’da belalı bir otopark işletmecisi gibi dursa da, kendisi Roboski’ye Dobrovskî diyerek, Tansu Çiller’den sonra gaflarıyla “tarihe geçen vekil” statüsünü de kazanmış durumda! Bir da kameralara çalışan vekiller var. Hareketleri kameranın “record” düğmesine endeksli olur genelde bu tür vekillerin. Mesela çekirdek çitlerken yakalasanız, anında size çekirdeğin etimolojisiyle ilgili uzun uzadıya bir konuşma yapabilir, her durumu hazırlıklıdırlar yani!
Efendim yazının başından da söz ettiğimiz gibi, seçimler yaklaşırken millet olarak telaştayız. Şuan hemen yanı başımızda “millet” olarak gezen ve seçimlerden sonra “vekil” olacaklara sözümüz şudur: Vekil statüsünü aldığınızda kısa ve öz konuşursanız “millet” olarak çok bahtiyar olacağız. Bir de uzun bir süre sessiz kalıp, seçimlere yakın “soru önerge”leriyle karşımıza çıkmazsanız sizi daha çok seveceğiz. Ayrıca konuşmalarda mesajlarınızı “millete” doğrudan iletmeniz hem sizin hem de bizim için daha faydalı olacaktır. İşimiz yoksa bir de sizin evrene yolladığınız mesajları bekleyelim, zaten hayat zor, e bize de yazık değil mi?