Denizlerin derinliklerinde gizemli bir şekilde yaşayan ahtapotlar, bilim dünyasını hayrete düşürüyor. Bu zeki deniz canlıları, sekiz kollu yapılarıyla tanınsalar da asıl dikkat çeken özellikleri mavi renkteki kanları.
Peki, ahtapotların kanı neden mavi? Ahtapotlar, insan beynindeki 100 milyar nörona karşılık 500 milyon nörona sahiptirler, bu da onları olağanüstü bilişsel ve iletişimsel canlılar yapar. Millersville Üniversitesi'nde davranış araştırmacısı olan Jean Boal, laboratuvarındaki ahtapotların akıl almaz davranışlar sergilediğini belirtiyor.
Örneğin, bir ahtapot, bayat kalamarla beslenmeye çalışıldığında net bir mesaj vererek yiyeceği yakındaki kanalizasyona itebilir. Bu adaptasyon yeteneği ve zeka seviyesi, ahtapotları denizlerin en ilginç canlılarından biri yapar.
Mavi kanın sırrı, hemosiyanin pigmentinde yatar. Hemosiyanin, bakır atomları içeren ve kan plazmasının bir parçası olan bir proteindir. Bu pigment, oksijen taşıyarak ahtapotun vücudunun ihtiyaç duyduğu yerlere ulaşmasını sağlar, böylece ahtapotlar zorlu deniz koşullarında bile hayatta kalabilirler.
Ahtapotlar, üç kalbe sahip oldukları için diğer omurgasızlardan daha fazla oksijene ihtiyaç duyarlar. Hemosiyanin, bu ihtiyacı karşılamak için mükemmel bir adaptasyon sağlar. Bu sayede, ahtapotlar -1,8 santigrat derece gibi düşük sıcaklıklarda bile yaşayabilirler.
Araştırmacılar, ahtapotların bu mavi kan adaptasyonunun, zorlu çevre koşullarında hayatta kalmalarını sağladığını düşünüyor. Bu sıra dışı canlılar, doğanın benzersiz mucizelerinden biri olarak kabul ediliyor ve bilim dünyasında büyük ilgi uyandırıyorlar.