Daha önce genellikle dengeli ve uyumlu bir kişilik yapısına sahip olan bu kişiler, böyle bir kayıp anında ciddi dalgalanmalar gösterebilirler.
Kişinin daha önce iyi ve dengeli bir durumda olması, kayıp ya da travma anında beklenenin aksine davranmasına neden olur. Bu kişiler, yaşadıkları acı ve üzüntü nedeniyle bazen uygun olmayan, hatta yersiz tepkiler verebilirler. Örneğin, aşırı öfke patlamaları, aşırı duygusallık, yoğun suçluluk duyguları gibi davranışlar sergileyebilirler.
Bu tür uygunsuz davranışların temelinde, kayıp veya travmanın neden olduğu yoğun duygusal sarsıntı yatar. Kişi, daha önce alışkın olduğu duygusal dengeyi kaybetmiş, kendini kontrol etmekte zorlanır hale gelmiştir. Dolayısıyla bu tür davranışlar, anlaşılabilir ancak kabul edilemez tepkiler olarak değerlendirilir.
Toplum ve çevre, daha önce iyi durumda olan kişinin bu uygunsuz davranışlarını anlayışla karşılamayabilir. Çünkü onların beklentisi, kişinin travmaya rağmen sakin ve kontrollü kalması yönündedir. Bu nedenle, çevresi tarafından kişinin bu tür tepkileri yadırganabilir ve uygun bulunmayabilir.
"Daha önce iyi durumda olan kişi bu kayıpta uygun olmayan, yersiz davranışlarda bulunur" ifadesi, önemli bir yaşam olayı sonrasında kişinin beklenmedik ve dengesiz tepkiler vermesini anlatmak için kullanılan bir deyimdir. Bu durum, kişinin yaşadığı derin acı ve sarsıntının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.