Van-Bahçesaray kara yolundaki 3 bin rakımlı Karabet Geçidi yakınlarında ilki 4 Şubat, ikincisi ise 5 Şubat'ta meydana gelen, 11'i jandarma, 9'u güvenlik korucusu olmak üzere 42 kişinin yaşamını yitirdiği, 84 kişinin yaralandığı çığ felaketinin üzerinden 3 yıl geçti.
Çığın düştüğü bölgeye en yakın yerleşim birimi olan ve ekiplerin arama kurtarma çalışmalarına destek veren Yukarı Narlıca Mahallesi sakinleri de 3 yıl önce yaşananları unutamıyor.
Mahalle sakinlerinden Kemal Kaplan, AA muhabirine, olay anında mahalleli olarak çığ faciasının yaşandığı yere yardıma gittiklerini anlattı.
Yolda 3 yıl önce yaşanan acının tarifsiz olduğunu belirten Kaplan, "Olay yerine gittiğimizde insanlar çığ altında kalmıştı. Bizim için çok zor bir gündü. El birliğiyle yardım edip insanları çığ altından çıkarmaya çalıştık." dedi.
Kaplan, köy yollarının her yıl kardan kapandığını vurgulayarak, her kar yağdığında çığ faciasını hatırladıklarını kaydetti.
İslam Kaplan da yaşanan olayı unutmanın mümkün olmadığını, çığ bölgesinden her geçtiklerinde o acı günü anımsadıklarını söyledi.
"Çığ günü o tarafa gidenleri uyardık ama dinlemediler"
Olay günü arama kurtarma çalışmalarına katılan Turan Kaya ise çığ altında kalan minibüstekilerin, o gün gitmemeleri yönündeki uyarılarına rağmen yola devam ettiğini anlattı.
Olay yerine ilk mahallelilerin ulaştığını dile getiren Kaya, şöyle konuştu:
"Yolda fırtına var gitmeyin, bu gece bize misafir olun, sabah gidersiniz dedik. Minibüste bulunan bir kadın, evde çocuklarının beklediğini ve gitmek istediklerini söyledi. Onlar gittikten bir süre sonra haber aldık ki çığ altında kalmışlar. Daha sonra traktörle olay yerine gittik. Tüm çabamıza rağmen çıkaramadık. Ecel çağırmış demek. Hiçbir şey fayda vermedi. İnsan o günü unutamıyor. Halen oradan her geçişimizde aklımıza geliyor. İlk defa bu kadar büyük bir çığ hadisesi yaşadık."
O gün insanların çok zor koşullarda bir can kurtarmak için mücadele verdiğini aktaran Kaya, "Çığda beni en çok etkileyen durumlardan biri de bir asker karda oturmuş hüngür hüngür ağlıyordu. Elinde bir hücum yeleği ile sırtında silahı vardı. Neden ağladığını sordum. 'Bu komutanımın yeleği. O da çığın altında kalarak şehit oldu.' dedi. Ben de o askerimizin durumuna üzülüp, onunla ağladım. Onu teselli etmeye çalıştım. Ölünceye kadar o anları unutmam." ifadelerini kullandı.AA