Geçen yazdan bu yana ilgimi çekiyor, istesem de istemesem de üç beş adımda bir gözüme takılıyordu A4 kâğıtlarıyla camekânlara yapıştırılmış, personel arandığına dair ilanlar.
Bu aralar kâğıtlar biraz azalmış olsa da, hangi işletmeciyle konuşsan dert aynı dert; Nitelikli Personel.
Detayına inince sorun sadece nitelikli personel arayışıyla da kalmıyor, personelin iş yerinde ki sürekliliği de önemli bir sorun olarak ortada duruyor.
İşvereni dinlediğiniz de, personelin yeterince çalışmadığından, nitelik sorunu olduğundan dert yakınmalar, iş görenleri dinlediğinizde ise çalışma şartlarının yoruculuğu ve ağırlığından dert yanıp hep yeni bir iş ve iş yeri arayışı nedeniyle iş yerinin verimliliğine katkı sunamama hali söz konusu.
Van iş gücü piyasasında devletin İş-Kur vb.. desteklerini saymazsak kendi kendini denetleyen ve kendi kendine çeki düzen veren kısır bir yapı var. Çok basit bir örnek vermek gerekirse bir lokantada gördüğüm bir garsonu kısa bir süre sonra başka bir lokantada görebiliyorum. Ayrıca bir işletmede yıllardır çalıştığını bildiğim birçok işgörenin yıllar geçtikçe yüzündeki tebessümün azaldığına çokça şahit oldum.
Van iş gücü piyasasının kendi kendini denetleyen ve dengeleyen yapısı artık bu kısır döngüyü aşamıyor. Artan nüfus beraberinde iş yerleri için yeni personel ihtiyacını gerektirdiği gibi işletmelere ek bir maliyet oluşturduğundan, yüksek kiralar karşısında işletmecileri bir hesap kitap çıkmazının içine sürükleyebiliyor.
Yeşil kart, sosyal politika eksenli devlet yardımları derken, çalışanlar sigorta yükümlülüğünden kaçınmak ve riskli işlerde sigortasız çalışma taleplerinde dahi bulunabiliyorlar.
Sorunları her zamanki gibi sıralayabiliriz. Ancak çözüm arayışı bizim için daha makbul bir yoldur.
Van için çok acil bir yerel istihdam zirvesi ve çalıştayına ihtiyaç var. Nitelikli iş gücünün önündeki engeller, işletme sahiplerinin uygulamaları ve beklentilerinin, işgörenlerin şikayetleri ve beklentilerinin araştırılması, sivil toplumun ve akademinin burada üstlenmesi gereken rol, politik düzeydeki aksaklıkların tespiti, yasal düzenlemeler ve yeni politikalar için siyasetçilerin katılımı gibi konular sistematik bir şekilde ele alınmalı.
Bu konu bir bütün olarak masaya yatırılmazsa, yama mahiyetindeki her yeni uygulama ve politikalar yeni sorunların ortaya çıkmasına engel olamayacaktır.
Farklı kesimlerin kendi iş ve faaliyet alanları kapsamında bir istihdam katkısı ve modeli olabilir ancak bu konu iş gören ve işveren taraflarının tarafsız bir yaklaşımla değerlendirilmesi ve yerelde ihtiyaç duyduğumuz hizmetlerin ve ticari süreçlerin aksamadan yürütülebilmesine dair bir inisiyatifi gerektirmektedir. Sadece günübirlik değil uzun soluklu ve çok yönlü bir “Yerel İstihdam” çalışması artık elzem.
TEKEL Meselesi
Altı üstü, yükselen iş merkezlerinin arasında, kirası bilmem kaç bin lira olan Cumhuriyet caddesi dükkânlarının olduğu yerde gereksiz, eski, çirkin taş bir bina diye düşünenler de var.
Bir sürü badire atlatmış yıkılmamış, yakıldıkça ateşe, sallandıkça depremlere direnmeye devam ediyor. Eski cami ve kiliseleri uzak mesafeye alırsak bu kentin tam orta yerinde ondan daha direnişçi ve ranta meydan okuyan bir mimari eser daha bulamazsınız. O artık son yangınlarla hepimize önemli mesajlar veren bir sembol…
Kars’ta Ruslardan kalma birçok taş bina var. Karslı bu binaların ne anlama geldiğinin fazlasıyla bilincinde. Birisi dokunsa devletten önce Karslılar sahip çıkar o yapılara. Siz Cumhuriyet caddesinde dolaşan Batılı ve Uzak doğulu turistlerin kaç dükkâna girdiğine şahit oldunuz? Bir süre önce yıkılan Atatürk ilkokulunda okurken, yanı başımızda ki Van müzesinin turistlerle dolup taştığına şahit olmuş bir çocukluktan geliyorum.
Sık sık yakılan ve kötü kullanımla anılan bir mekân çevredeki ahali tarafından gözden düşer ve haliyle yıkılması istenir.
Yok mu şehirde, yakın tarihin son emaneti TEKEL binasına sahip çıkacak güçlü bir irade. Taş binamız bir Kent müzesine dönüşse, bu şehirde yaşayan herkes ve misafirler tarihimizi canlı canlı öğrense, yabancılar için Cumhuriyet caddesi yürünerek geçilecek değil de mola verilecek bir yer haline gelse kötümü olur?
Arkasında ki depo alanı, bir sergi salonuna dönüştürülse ve bir kısmı da gelirleri Belediye Vanspor’a verilerek ve aynen Trabzon’daki gibi sporu kent kültürü içine sosyal yolla entegre edebilecek bir Kafe&Restoran haline getirilirse fenamı olur?
Tekel binası ölmesin, yaşasın, ama Van STK’ları, kanaat önderleri, bürokratları ve siyasetçileri elbirliğiyle bu yapıya yeniden sahip çıksın ve Van kazansın…
Not: Yıkıcı ikinci depremin yıl dönümü olan 9 Kasım münasebetiyle, tüm kaybettiğimiz canlara yeniden rahmet dilerken, Doğan Haber Ajansı Muhabiri Sebahattin Yılmaz ağabeyi’ de saygı ve rahmetle anıyorum, mekânları cennet olsun…