Gezi eylemlerinde Cami-Cemevi inşaatıyla gündeme gelen Tuzluçayır şimdilerde polis destekli ülkücü grupların akşam saatlerinde Tuzluçayır’ı abluka altına alınmaya çalışılması ve halkın buna karşı direnişli ile yine gündemde! Boğziçinden, Misket’ten, Akdere ve Abidinpaşa yönlerinden toplanan kalabalıklar “Allahu Ezber” sesleriyle mahalleye girip ev ve iş yerlerini tahrip etmek istiyorlar! Peki ama neden Tuzluçayır? Kısada olsa incelemekte fayda var.
Esas itibarıyla 1960’lı yıllardan sonra kurulmaya başlayan Tuzluçayır, Sivas, Çorum, Yozgat, Kayseri, Gümüşhane ve Artvin’den gelen insanların birlikte kurduğu, birlikte kültür ve inançlarını devam ettirmeye çalıştığı, çoğunluğunu Alevi ve solcu vatandaşların oluşturduğu bir semttir.
1960’lı yıllar Türkiye için aynı zamanda köyden kente göçlerin yoğun olduğu yıllardır da. Babamın Tuzluçayır’a gelişi 1970’li yılların başıdır. Ben 12 Eylül dönemine kadar Tuzluçayırda halkın kapıyı arkadan kilitlediğini görmedim. Hırsızlık yoktu Tuzluçayır’da. Zira herkes birbirine hısım akrabadır. Hemen yanı başında, Ankara’nın en büyük çöplüğü olması sebebiyle ( Ege mahallesi ) yüzlerce sahipsiz köpek dolaşırdı Tuzluçayırda. Ayakkabılarımızı gecekondunun kapısı önünde çıkarırdık. En büyük hırsızlığı da köpekler yapardı ve ayakkabılarımızı kapımızın önünden alır komşunun kapısının önüne bırakırdı.
Tuzluçayır deyip de geçmemek lazım. 1980 öncesinin Küçük Moskova’sıdır Tuzluçayır. Sivil faşistler “Komünistler Moskova’ya” diye duvarlara yazılar yazarken resmi faşistler de Turluçayır’ı “Küçük Moskova” diye ilan etmişlerdi. Tuzluçayır yoksul ve emekçi bir semttir ama okuma yazma oranı da bir hayli yüksektir. Hemen her evde mini denilecek bir kütüphane vardır. Kimi zaman kitap ekmekten öncedir Tuzluçayırlı için. Öte taraftan hemen bütün sol ve sosyalist partilerin İlçe Örgütleri vardır Tuzluçayır’da.
Her ne kadar bir mahalleyse de Tuzluçayır, aslında kocaman bir semttir de. Hemen yanı başında bulunan Kartaltepe, Şirintepe, General Zeki Doğan, Şahin Tepe, Cengizhan, Ege mahalleleri doku itibarıyla Tuzluçayır’ı oluşturan mahallelerdir. Hemen sınırında bulunan Akdere ve Mutlu mahallesinde oturan solcu ve Alevi vatandaşlar da kendini Tuzluçayırlı olarak tanımlar. Buna en iyi örnek Cami-Cemevi inşaatının Tuzluçayır Mahallesi sınırları içerisinde değil de yanı başında bulunan Kartaltepe Mahallesi sınırları içerisinde olmasıdır. Lakin mücadele ortaktır.
Bu açıdan bakıldığında İbrahim Kaypakkaya’nın ailesinin oturduğu semt de Tuzluçayır’dır. Oğlu İbrahim Kaypakkaya’yı kaybettikten sonra Çorum’dan Şahintepe mahallesine taşınan Baba Ali Kaypakkaya birçok baskı ve zulümlere ölene kadar burada göğüs germiştir.
Tuzluçayır Ankara’da gösteri ve yürüyüşlere Dikmen ile birlikte en çok kitle ve gösterici gönderen bir semttir. Gezi olayları ilk başladığında Tuzluçayır meydanına temsili çadırları kuran ve onları muhafaza eden yine Tuzluçayır halkıdır.
Tuzluçayır’ın Alevi ve sosyalist bir semt oluşu orada yaşayan insanların 1980’li ve 1990’lı yıllarda birçok ağır bedeller ödemesine sebep olmuştur. Sivas şehitlerinin en çok akrabalarının yaşadığı bir semttir Tuzluçayır. Sivas katliamında katledilen Halk Ozanı Mehmet Ali Karababa’nın kızı Gülsün Karababa bir Tuzluçayırlıdır örneğin. 1977’nin 15–16 Haziranı’nda duvara yazı yazan arkadaşlarına gözcülük yaparken polisin kurduğu pusu sonucu vurularak öldürülen 17 yaşında ki Ali Haydar Türkmen bir Tuzluçayırlıdır ve Tuzluçayırın ilk devrim şehididir. 29 Nisan 1980 tarihinde ortaokul 1’nci sınıf öğrencisi olarak aralarında benim de bulunduğum Turluçayır Lisesi direnişinde “İçerde çocuklarımızı öldürecekler» diye haykıran Menekşe Erbay ( Menekşe Ana ) jandarma tarafından katledilmiştir. O gün Turluçayır Lisesi saatlerce taranmış ve okulun yüzeyinde oluşan mermi çukurları yaklaşık 15 sene 12 Eylül faşizmi ve onun sivil uygulayıcıları tarafından doldurulmamıştır.
Bugün çatışmaların yoğunlukla yaşandığı Süleyman Ayten Caddesi’ne ismini veren kişi, 1980 öncesinde ağır işkencelerden geçen ve katledilen Tuzluçayır’ın devrimci Muhtarı Süleyman Ayten’dir. “Siyah saçlarında hatem yüzlerin, Bu yıl bu dağların karı erimez” gibi yüzlerce türküleri seslendiren ve 1983 yılında hayata gözlerini yuman Halk Ozanı Feyzullah Çınar’da bir Tuzluçayırlıdır örneğin! Yine bir zamanların en bilinen marşı “Arzu ederdiniz bir yol görmeye / Bugün bize hoş geldiniz erenler” türküsünün söz yazarı Hüseyin Çırakman ile geniş kitlelerin yakinen tanıdığı Ali Kızıltuğ, İsmail İpek, Mehmet İpek, tiyatro oyuncusu Mahir İpek, Ethem Karagöllü’de birer Tuzluçayırlıdır.
İşte bugün bir süre önce Cami-Cemevi projesiyle, şimdilerde de şehit cenazeleri bahane edilerek Tuzluçayır’a girip orayı karıştırmak isteyenler aslında Tuzluçayır’ı değil Tuzluçayır’ın tarihini de karıştırmak istiyorlar! Yoksa hayatı boyunca Tuzluçayır’dan geçmemiş, işine gücüne, evine giderken Kayaş, Akdere yada Türközü istikametini kullanmış insanların TOMA’ların arkasına saklanarak Tuzluçayıra yürümesinin bir başka anlamı var mı?