Türkiye'de kış aylarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi bazı olumsuz durumları da beraberinde getirdi.
Özellikle ülkenin batı bölgelerinde karın yok denilecek kadar az yağması yetkililer için endişe verici bir hal aldı.
Bu kapsamda araştırma yapan Meteoroloji Genel Müdürlüğü, karlı günlerin azaldığını gözlemledi.
53 yıllık veriler değerlendirildi
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün 1970-2023 yılları arasındaki ölçümlerine göre hazırlanan Türkiye'deki yıllara göre kar örtülü günler sayısı, son yıllarda ciddi düzeyde azaldı.
53 yıllık süreçte, Türkiye genelinde toplam 94 istasyondan elde edilen veriler kullanıldı. Raporda, 53 yıl 5 ayrı periyotta ele alındı.
1970-1979 arasında 29,4 gün, 1980-1990 arasında 29,7 gün, 1991-2001 yılları arasında 29,5 gün olan ortalama kar örtülü gün sayısı, 2002-2012 arasında 28,4 güne geriledi.
10 yılda 6,2 gün geriledi
2013-2023 yılları arasında ise 23,5 günle büyük düşüş gerçekleşti. Kar örtülü gün sayısı 29,7 olan 1970'ten 2001'e kadarki dönemle son 10 yıl arasındaki fark, 6,2 güne kadar azaldı.
1970-2023 yılları arasında ortalama kar örtülü gün sayısı 28,1 olurken, en çok kar örtülü gün sayısı 55 günle 1992'de, en az kar örtülü gün sayısı 9,4 günle 2018 yılında yaşandı.
Kar kalınlığı rekoru Uludağ'da
Türkiye'de aylık maksimum kar kalınlıklarına ilişkin ekstrem değerlerin de ele alındığı rapora göre, 1980 Mart'ta Uludağ'da 430 santimetre ile 53 yılın kar kalınlığı rekoru kırıldı.
Aylara göre ekstrem değerler ise şöyle:
Ocak 2004'te Uludağ zirvede 320 santimetre, Şubat 1980'de Uludağ zirvede 395 santimetre. Mart 1980'de Uludağ zirvede 430 santimetre. Nisan 2003'te Uludağ zirvede 293 santimetre. Mayıs 1980'de Uludağ zirvede 216 santimetre. Haziran ayı 1991 yılında Uludağ zirvede 22 santimetre. Eylül ayı 1992 yılında Sarıkamış'ta 10 santimetre. Ekim 2006'da Uludağ zirvede 70 santimetre. Kasım 1987'de Uludağ zirvede 135 santimetre. Aralık ayı 2001'de Uludağ zirvede 219 santimetre.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, son 10 yılda kar örtülü gün sayısındaki 6,2 günlük azalmanın çok ciddi bir tehlike olduğuna dikkati çekti.
"Şehirlerdeki betonlaşma karbon salımının artmasına neden oluyor"
Dr. Kesici, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de küresel ısınmanın son 10 yıldır etkilerini gösterdiğini söyledi. Karlı örtülü gün sayısındaki azalmanın temel nedenlerinden birinin ülkemizdeki su kaynaklarının azalmasına bağlı olarak, nemin giderek azalmasını gösteren Dr. Kesici, "Suların, havanın ve toprağın ısınmasına bağlı yağışlar da kararsızlaşıyor. Sera gazı, yani karbon salınımının giderek artması, şehirlerdeki betonlaşma ve benzeri nedenler de etkili olmaktadır." dedi.
"Bazı bölgelerde kar yağışı yok denilecek kadar az"
Türkiye’de son yıllarda kar yağışı açısından sorun yaşandığını dile getiren Dr. Kesici, "Kar yağışlarının azalması, özellikle Akdeniz, Ege, İç Anadolu, Marmara ve Karadeniz'in batı kısmı gibi bölgesel ele alındığında kar yağışındaki gün sayısı son birkaç yıldır yok denecek kadar az.
Bu rapordaki verilerde de Doğu ve Güneydoğu'daki yağışların etkisi büyük. Türkiye çapında normal iklim koşullarında dağdaki karlar 3 ile 6-8 aylık kalıcılık oluşturmaktadır. Bu yer altı sularının zenginleşmesi demektir." diye konuştu.
"Yıllık kişi başına düşen su miktarı da 1000 tonun altına geriledi"
Kalıcı kar birikimi olursa yer altı sularının birikeceğini belirten Dr. Kesici, "İkincisi bahar ve yaz boyunca damla damla imbikten geçer vaziyette eriyen karlar, hem temiz su kaynağını oluşturur hem de göletlerimiz, barajlarımız ve doğal göllerimize sürekli su taşıyan rezervi oluşturur. Şu an gölet ve barajlardaki doluluk oranına baktığımızda, 'Ülkemiz kuraklıktan kurtuldu' diyemeyiz.
Ülkemiz kalıcı kar olmadığı için çok şiddetli bir kuraklık yaşayacak. Zaten ülkemiz su stresinden geçti, su kıtlığı yaşayan bir periyoda girdi ve yıllık kişi başına düşen su miktarı da 1000 tonun altına geriledi. Örneğin bu yıl Davraz, Saklıkent gibi birçok kayak merkezi, kar yağmadığı için açılamadı. Bu sene kayak merkezleri bile kar yağışı olmadığı için açılamadı." dedi.