TURGUT’UN ÇANAKKALESİ
Son zamanlarda ardı ardına gelen cumhuriyete yolculuk, dizileri, filmlerinden bir tanesi daha, ÇANAKKALE 1915.Turgut Özakman’ın senaryosu. Yönetmen Yeşim Sezgin. Birlikte Sanatçı duyarlığı gösterilmiş. İç dış mihrakların oyunlarından bezmiş, teröre binlerce şehit vermiş anaların, ülkesi için görev yemini edip de vatan sınırları yerine hapishane koridorlarını beklemek zorunda bırakılan muvazzaf asker ailelerin gözyaşlarıyla yıkanmakta olan vatanımızın nasıl ne badirelerle bugünlere geldiğini bir kez daha hatırlatmak maksadı…
Senaryo bütünlüğü olmasa da, belgesel tadı verse de izlemekten gurur duyduğum bir film olmuş. Sözün özü şudur, “TOPRAĞINIZA SAHİP ÇIKIN!”Hangi zihniyet evinden köyünden atılmayı kabul edebilir? Bugün ayrılmaktan kendi bayrağını çekmekten bahseden nankörler, M.Kemal Atatürk’e namusunu borçludur. Bu nasıl hainliktir? Hayvan bile yemek yediği kaba etmez! Zamanında gâvurun uşağı edilmedi ya, minnet duyması gereken, arpası fazla gelen, şimdi horozlanıyor. Neyse konuşup düşünüp sinir hastası olmadan filme dönelim. Senaryoyu neler yaşandığını hepimiz biliyoruz, sadece dikkatimi zorlayan şey, sahnenin birinde karşılaştığımız Türk Bayrağı’nın bugünkü biçimiydi. Kosova muharebesinden sonra ay ve yıldız figürünün idrakine varmış olsak da Türk Bayrağının bugünkü biçimi 1936 yılında mevcut bulmuştur. Böyle olunca ben o sahnenin, filmin vermek istediği en önemli mesaj olduğunu düşünüyorum. Bu da bize yeter. Filmi herkes, özellikle çoluk çocuk ve gençlik izlemeli, izlerken ağlamalı, geçmişine, bugününe ağlamalı. İstikbaline kafa yormalı…