Ahmet Güldal, Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Bölge Başkanlığı tarafından Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen "3. IAOM Avrasya Konferansı ve Sergisi" kapsamında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Hububat hasat sezonunun sonuna yaklaştıklarını dile getiren Güldal, 2023'e göre üretimde bir miktar gerileme yaşandığını, kuraklığın etkisiyle kısmen rekolte kaybı olduğunu söyledi.
Güldal, özellikle iç bölgelerde hava sıcaklığının çok yüksek gitmesiyle verimin azaldığını kaydederek, "Onun dışında baktığımızda güçlü bir stok yüküne sahibiz. Bu sene de aynı şekilde üreticinin yanında olarak alımlarımızı gerçekleştirdik. 2024 yılı bitti artık, 2025'in hazırlıkları başladı. Bazı yerlerde tarlalar sürülmeye, hazırlanmaya başlandı." diye konuştu.
Üreticilere sertifikalı tohum kullanarak toprak tavının en uygun olduğu dönemde ekim yapmaları tavsiyesinde bulunan Güldal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sertifikalı tohum verimi artırırken, bölgesine uygun tohumların kullanılması elde edilecek ürünün değerini maksimum seviyede tutar. Sadece verimi biraz yüksek diye kalitesinden dolayı daha az değerli olan çeşitler kullanılıyor. Alım çalışmaları zamanında sahada yaptığımız gözlemlerden bunu paylaşıyoruz, duyuruyoruz. Mümkün olduğu kadar bölgenize, ikliminize, toprağınıza uygun olan çeşitleri, tarım il ve ilçe müdürlüklerinden ve TMO'dan tavsiye alarak ekim yapılmasını istiyoruz."
"Çiftçilerimiz tarımsal üretim planlamasına canı gönülden sahip çıkmalı"
Ahmet Güldal, gelecek sezonda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hayata geçirilecek tarımsal üretim planlamasının öneminden bahsederek, Türkiye'nin bu treni kaçırmaması gerektiğini vurguladı.
Tarımsal üretim planlaması için yasal altyapı ve mevzuatın yayınlandığını, kamuoyu duyurularının yapıldığını anımsatan Güldal, üreticilerin ve üretici örgütlerinin bilgilendirildiğini söyledi.
Güldal, "Yıllardır sıkıntısını yaşadığımız 'aynı yıl içinde bir üründe fazlalık, bir üründe azlık' sorununun yaşanmaması için çiftçilerimizin üretim planlamasına canı gönülden sahip çıkması gerekiyor. Bakanlık bir irade ortaya koydu, üreticilerimizin tam manasıyla benimsemesi lazım. Onların yanı sıra bu işin ticaretini, sanayisini yapan sektörlerin de uzaktan seyretmeden sözleşmeli tarım özelinde devreye girmesi gerekiyor." diye konuştu.
Çiftçilerin istikrarlı bir şekilde daha çok kazanması ve tarımsal sürdürülebilirlik için bu planlamanın hayati önemde olduğunu dile getiren Güldal, "Üretim planlamasıyla desteklemeler hem sadeleştirildi hem miktarı yükseltildi. Dolayısıyla üreticinin maliyetlerini paylaşacak yeni destekleme enstrümanları ortaya konmuş oldu." dedi.
"Stoklarımız milli servet"
TMO Genel Müdür Güldal, Kovid-19 ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ilk dönemlerinde tahılda yokluğun konuşulduğunu ancak son 2 yılda durumun tersine döndüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Bereketli sezonlar geçiriyoruz. Dolayısıyla bolluğu da görüyoruz. Stoklarımızın yüksekliği onu gösteriyor. TMO, şu anda dünyada elinde en çok tahıl bulunduran şirketlerden bir tanesi. Ayrıca şöyle 'TMO'nun depoları ithal buğdaylarla dolu' diye bir tezvirat var. Öyle bir şey yok. Sadece bizim ihtiyaç olarak, emniyet olarak tedarik ettiğimiz kuraklık dönemlerinden kalan bir miktar ithal stokumuz var. O da yüzde 7-8 civarında. Stokumuzun yüzde 92-93'ü Türk çiftçisinin ürünü. Bu stoklar çok değerli, milli servet. Geçen yıl 13,1 milyon ton, bu yıl 5 milyon ton aldık. İki yılda 18 milyon tonu aşan alım yaptık. Bir kısmını sattık tabii. Canlı bir piyasa yönetiyoruz. Bu rakamlar aydan aya günden güne azalır veya artar. Ancak biz şu anda tüketim dönemine girdik artık. Çeltik ve fındık gibi ürünler hariç diğer hububat ürünleri alımlarımız bitti."
Güldal, yeni hasat sezonuna kadar ellerindeki bu serveti piyasaya sunmaya ve değerlendirmeye devam edeceklerini söyledi.
"2024'te bize gelen ürünün hiçbirisi geri dönmedi"
Ahmet Güldal, TMO'nun zaman zaman ürünleri geri çevirdiğine yönelik söylemlerin doğru olmadığını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Toprak Mahsulleri Ofisinin her ürünü alırken belli bir standardı vardır. Ona cihazlarla bakıyoruz. Üretici bu kriterlerde ürün getirmişse geri dönmesi söz konusu değil. Nitekim 2024 yılında hiç olmadı. 2023'te kısmen de olsa olmuştu. Bunun da sebebi şu; bazı yerlerde ilaçlama eksikliğinden dolayı pas hastalığından etkilenen buğdaylar geldi, onları alamadık. Almamamızın da bir mantığı vardı. Çünkü aldığın zaman onu depoda uzun süre muhafaza edemiyorsun, çürütmüş oluyorsun. Ayrıca pas hastalığı depoda da yayılıyor. 2023'teki bu hassasiyetimiz sayesinde üretici buna dikkat etti ve 2024'te böyle bir şeyle karşılaşmadık."
"Ürünlerimizi en hassas şekilde muhafaza ediyoruz"
TMO Genel Müdürü Güldal, "açık yığın depolarda ürünlerin çürütüldüğü" iddialarına değinerek, gerekli açıklamaları madde madde detaylı bir şekilde yaptıklarını belirterek, iddiaların manipülatif olduğunu teknik olarak da ortaya koyduklarını vurguladı.
Teknik olarak kayıp miktarının ne kadar olabileceğinin mevzuatta yer aldığını anlatan Güldal, şu ifadeleri kullandı:
"TMO, yıllardan beri toprak üstü açık yığın muhafaza şeklini uyguluyor ve bu konuda en tecrübeli kuruluşlardan. Dünyada da öyle. Böyle sıradan bir araziye gidip toprak ya da buğday sermekle olmuyor. O arazinin meyli, alttaki taban suyu yüksekliği, yığın yapıldıktan sonra onun muhafazası için alınan tedbirler, güvenliği için kamera sistemleri, tel örgü sistemleri, fare mücadelesi için alınan tedbirler... Yani bir birçok kriter var bunun mevzuatında.
Milli servet olarak gördüğümüz bu ürünleri en hassas şekilde muhafaza ediyoruz. Nitekim şu anda bir satış dönemindeyiz ve açık yığınlardan başladık satmaya. Türkiye'nin her yerinde merak edenler gitsinler. Açık yığın sahalarındaki yüklemeleri takip etsinler, video çeksinler. Oradaki arkadaşlarla ve ürünü alanla konuşsunlar. Ürünlerin bozulmadığını ve herhangi bir sıkıntı olmadığını kendileri görecektir. Zaten en ufak bir yerde bir problem olsa oradaki yığını kontrol eden, yapan, izleyen personel sorumlu zaten. O da öyle bir şeye düşmek istemeyecektir. Dolayısıyla bu manipülatif bir açıklamadır."
Güldal, ekim sezonunun yaklaşmasına değinerek, sağlıklı, istikrarlı, problemlerin yaşanmadığı, iklimsel ve dış etkenlerden çok etkilenmemiş bir üretim sezonu olmasını diledi.
Türkiye'nin son 2 yılda kuraklıktan az etkilendiğini dile getiren Güldal, üreticilerin sertifikalı tohum kullanmasını, yeterli gübreleme yapmasını, yabancı ot dahil mücadelelerini zamanında gerçekleştirmesini istedi.
Güldal, "Yeni sezona ilişkin olumlu düşünüyorum. 2025'te Türkiye'nin normal üretim miktarına yakın bir üretim gerçekleştireceğine inanıyorum." diye konuştu.