Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul Finans Merkezi'ndeki VakıfBank Genel Müdürlükte düzenlenen "Türkiye'nin ATM Merkezi (TAM)" projesinin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, projenin hayata geçirilmesinin çok değerli olduğunu söyledi.
Gelecek dönemde kamu maliyesine ilişkin birçok hususta adım atacaklarını dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pazartesi günü Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızla birlikte tasarruf verimlilik paketini açıklayacağız. Bu ilk, bu son olmayacak. Buna benzer harıl harıl yoğun bir şekilde yaptığımız çalışmalarla önümüzdeki dönemde bu dezenflasyon programını ve sürecini nasıl güçlendireceğiz ona yönelik çalışmalarımızı aralıksız devam ettireceğiz. Dolayısıyla program çalışıyor ve çalışmaya devam edecek."
Bakan Şimşek, enflasyonla ilgili dün Merkez Bankasının çok geniş değerlendirmelerde bulunduğunu anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Çok iyi iş çıkartıyorlar. Ekip çok güçlü. Şimdi altını çizmek istiyorum. Piyasada bu işi bilenlerin beklentisi önümüzdeki 12 ayda enflasyonu yüzde 35 civarına ineceği yönünde. Bu bizim öngörülerimizin biraz üzerinde. Fakat biz enflasyon düştükçe, aşağı yönlü ivme kazandıkça piyasa öngörüleriyle bizim hedeflerimiz arasındaki farkın kapanacağına inanıyoruz. Çünkü biz bu konuda kararlıyız. Türkiye'yi fiyat istikrarına kavuşturacağız."
"En büyük önceliğimiz hayat pahalılığı baskısını azaltmak"
Bakan Şimşek, fiyat istikrarının düşük tek haneli enflasyon anlamına geldiğine değinerek, bu sayede bütün vatandaşların şikayetine köklü bir çözüm sunulacağını söyledi.
Vatandaşın refahını kalıcı olarak artırmanın yolunun "enflasyonu kontrol altına almaktan" geçtiğini dile getiren Şimşek, "Yoksa sürekli bu sarmalın içinde oluruz. O nedenle bizim en büyük önceliğimiz vatandaşımızın bu hayat pahalılığı baskısını azaltmaktır. En önemli hedefimiz az önce de söyledim, enflasyonu tek haneye düşürmektir. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağız. Maliye politikasına ne tür tedbirler gerekiyorsa alacağız." diye konuştu.
"Türkiye'nin finansmana erişiminde sorun yok"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, vergi artışı yönündeki söylentilere değinerek, kamuoyuna defalarca "Gelir vergisini, kurumlar vergisini artırmayacağız, KDV'nin üst sınırıyla oynamayacağız" dediklerini vurguladı.
Buna rağmen belli çevrelerin hala bu konuda spekülasyon üretmeye devam ettiğini ifade eden Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Seçim arifesinde de vatandaşımızı ciddi bir şekilde yanlış yönlendirdiler bu çevreler. Tekrar altını çizmek istiyorum, vatandaşımızın portföy tercihine her zaman saygılı olacağız. Ama Türkiye'nin dış kaynak ihtiyacı azalıyor. Çünkü cari açık azalıyor. Türkiye'nin finansmana erişiminde sorun yok. Hatta finansman o kadar bol ki yani almak zorunda kalıyoruz. Çünkü biz piyasada olmazsak, Merkez Bankasından bahsediyorum, başka sonuçlar çıkacak. Evet çünkü buraya güven var. Neden? Çünkü uluslararası normlara uygun bir politika seti var.
Kurala dayalı. Bakın maliye politikasında kuralımız ne? Çok basit. Bütçe açığını kalıcı bir şekilde deprem dahil önümüzdeki yıldan itibaren yüzde 3'ün altına çekmek istiyoruz. Bakın bu bir kural, uluslararası bir kural. Borcu ise zaten biz düşük düzeyde tutmaya devam edeceğiz. Ama tabii ki yeşil dönüşüme, dijital dönüşüme, sanayide dönüşüme kaynak aktaracağız. İhracatçımızı güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Verimlilik artışı, rekabet gücü artışı noktasında hiç tereddüt etmeyeceğiz. Biz ihracatçımızın yanındayız. Ve onlarla birlikte inşallah sorunları çözeceği, verimliliği artıracağız, inovasyon ekosistemini güçlendireceğiz."
Bakan Şimşek uygulanan ekonomi programının çalıştığını vurgulayarak, "Dolayısıyla bu program çalışıyor. Çalışmaya devam edecek ve enflasyonun yaz aylarından itibaren düşeceğini göreceğiz. Tabii ki baz etkisi var. Ama bizim konuştuğumuz baz etkisi değil. Bizim konuştuğumuz gecikmeli para politikası etkisinden bahsediyoruz. O devreye girecek. Maliye politikası güçlü bir şekilde destekleyici olacak." ifadelerini kullandı.
Bakan Şimşek, verimlilik ve inovasyonun uzun vadede refah artışının ana motoru olduğunu söyledi.
Verimlilik ve inovasyonun rekabetin bir çıktısı olduğunu dile getiren Şimşek, "Burada (TAM projesi) her ne kadar belli bir alanda rekabetten çekiliyor gibi olsanız da aslında kaynakları ortak kullanıma sunduğunuz için çok değerli bir proje. Onun için başından beri Bakanlık olarak destekledik ve bugün bu projenin hayata geçirilmesi, ülkemiz açısından çok değerli." ifadelerini kullandı.
Şimşek, kamu bankalarının toplamda 19 bin civarında ATM'sinin bulunduğunu ve bunların coğrafi olarak dağılımının optimizasyonunun çok anlamlı olduğunu kaydeden Şimşek, burada esas çıktının millete ve vatandaşa daha kaliteli hizmet sunmak olduğunu vurguladı.
"Bankacılık sektörü değişiyor"
Bakan Şimşek, bankacılık sektörünün değiştiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eskiden şubeler, faaliyet merkeziydi. Artık öyle değil. En son ne zaman bankaya uğradım, hatırlamıyorum. Ne Türkiye'de ne de yurt dışında... Cep telefonunuzdan veya bilgisayarınızdan büyük oranda hemen hemen her şeyi yapabiliyorsunuz. Ama ülkemizde hala nakit ön planda. Zamanla bunun değişeceğini umut ediyoruz. Çünkü birçok ülkede, bazı Kuzey Avrupa ülkelerinde artık nakit kabul edilen yerlerin sayısı azalıyor. Ama ülkemizde, henüz bizim için çok erken."
Şimşek, Türkiye'de toplamda 53 bin civarında ATM bulunduğunu, burada birçok noktada tasarrufa gidilebileceğini ve maliyetlerin aşağı çekilebileceğini kaydederek, böylece hizmet kalitesinin artacağından bahsetti.
ATM'lerin maliyetinin artık ucuzladığını ancak burada önemli olanın "yazılım ve bu cihazların idame edilmesi" olduğunu dile getiren Şimşek, şu açıklamalarda bulundu:
"Burada da bir optimizasyona gidiliyor. Yazılımın Türkiye'de yapılmış olması çok değerli. Nakit optimizasyon da önemli. Yani bütün bu ATM'lere bir şekilde nakit koyuyorsunuz. Şimdi burada da bir optimizasyona gidiyoruz. Dolayısıyla nereden bakarsanız bakın Türkiye kazanacak. Kamu bankaları ve müşterileri kazanacak, milletimiz kazanacak. Onun için çok basit bir çağrıda bulunmak istiyorum. Özel bankaların da aslında buraya katılımı ülke açısından faydalı olur. Ülkenin menfaatine olur ve müşteriler açısından bir memnuniyet kaynağı olur.”
"Programın geçiş döneminin sonuna doğru geliyoruz"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, uygulanan ekonomi programının ilk yılının bir geçiş dönemini içerdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Şimdi bu geçiş döneminin sonuna doğru geliyoruz. Biraz 'Bu işin muhasebesini yapma dönemi geldi' diye düşünüyorum. Bu program çalışıyor mu? Arzuladığımız sonuçları doğruyor mu? Evet. Şöyle söyleyeyim. Bu programın merkezinde yeniden dengelenme var.
Yani makroekonomideki dengesizliklerin giderilmesi var. Nedir bu dengesizlikler? İşte yüksek enflasyon, yüksek cari açık, yüksek bütçe açıkları. Sadece iç taleple sürüklenen, sürdürülebilir olmayan büyüme. Bakın bütün bu temel dengesizlikleri giderecek bir programdan bahsediyoruz. Bu programın esası enflasyonu tek haneye düşürmektir. Nihai amacı ülkemizin kalkınmasını, gelişmesini hızlandırmaktır."
"Yatırımı, istihdamı, üretimi ve özellikle de ihracatı önceliklendireceğiz"
Bakan Şimşek, cari açığın çok büyük ihtimalle mayıs ayı itibarıyla 30 milyar doların altına düştüğünü kaydederek, bu sene cari açığı milli gelire oranla yüzde 2,5'in altına çekmeyi ümit ettiklerini söyledi.
Cari açığın kalıcı bir şekilde yüzde 2,5'in altına düşürülmesi için yeşil dönüşümü, dijital dönüşümü ve bir taraftan da yeni bir sanayi politikasını uygulamaya koyduklarını anlatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Altına yönelik bir kota uygulamasına gittik. Tabi çıkar çevreleri memnun değil. Vallahi kusura bakmasınlar. Yani bir metalin ülkede olmayan döviz kaynaklarıyla ithal edeceksiniz, ondan sonra da bir köşede atıl olarak duracak. Bunun neresi memleketin menfaatine? Vatandaşlarımızın tercihine saygılıyım. Bu konuda hiç tereddüt yok ama biz burada ülkemizin menfaatine, kaynaklarımızı etkin bir şekilde yatırıma, üretime, dolayısıyla istihdama ve nihai kertede ağırlıklı olarak ihracata dönüştüreceğiz.
Neden? Çünkü bu Cumhurbaşkanı'mızın vizyonu ve doğru bir vizyon. Bu vizyonun hayata geçmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Onun için kredilerle ilgili biz normalde bankalarımızın fiyatlamasına, tercihlerine, vatandaşlarımızın tercihlerine karışmak istemiyoruz ama kamunun kaynakları kıttır. Ülkemizin kaynakları kıttır. Tercih yapmak zorundasınız. Bankalarımıza da söyledim. Biz yatırımı, istihdamı, üretimi ve özellikle de ihracatı önceliklendireceğiz."
"Kredi derecelendirme kuruluşları da bütün bu gelişmeleri fark ettiler"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, finansmana erişimde şu anda sorun olmadığını belirterek, geçen yılın ilk 5 ayında bankaların dış borç çevirme oranlarının yüzde 96 olduğunu anımsattı.
Şimşek, "Bankalar dışarıya borç ödüyordu. 96 dolar bulabiliyorlardı. Bugün bankalarımız 100 dolar borç ödediğinde 148 dolar bulabiliyor. Son 10-11 ayın ortalamasından bahsediyorum. Şirketlerimiz 100 dolar borç ödediğinde, yurt dışından borç 73 dolar bulabiliyorlardı. Bugün 118 dolar bulabiliyor, hem de daha ucuza." şeklinde konuştu.
Türkiye'ye kaynak geldiğinin altını çizen Şimşek, şu açıklamalarda bulundu:
"Dünya Bankasından EBRD'ye kadar hemen hemen hepsinde bölgemizde bir numarayız. Dünyada da genelde ilk 3'teyiz. Çünkü hazinemiz çalışıyor. Şimdi programımız da çalıştığına göre buraya ilgi de artacaktır. Kredi derecelendirme kuruluşları gelişmeleri fark ettiler. Gecikmeli de olsa şu anda notumuzu artırıyorlar. Hepsinin görünümü pozitif. Bu şu demek, 'Program çalışmaya devam etsin, biz notu tekrar artıracağız.' diyor, özeti bu. Çünkü pozitif görünüm demek, 'Bir sonraki adımda ben not artırmayı düşünüyorum.' demektir. Yeter ki programda kararlılık devam etsin, sabırla kararlılıkla program uygulansın."
"Para politikası tedbirleri gecikmeli olarak etkili olur"
Bakan Şimşek, geçen yılın mayıs ayında Türkiye'nin ilave maliyetinin (spread) 655 baz puan olduğunu anımsatarak, "Bugün bu 239 baz puana kadar düştü. Yani Türkiye geçen sene bu vakitlerde bize benzer ülkelerin finansman maliyetinin 1,5 katıyla borçlanırken bugün bu tersine dönmüş. Onlar bizim neredeyse 1,5 katımız ilave bir spread'le borçlanıyor. Bundan daha fazla programın çalıştığına dair emare istiyor musunuz bilmiyorum." şeklinde konuştu.
Vatandaşın enflasyon konusundaki beklentilerine değinen Şimşek, "Şimdi vatandaşlarımız diyebilirler ki 'Enflasyon yüksek ve mayıs ayında da yükselecek. Bu nasıl oluyor madem bu dezenflasyon programı...?' Çünkü mayıs ayı enflasyonu son 12 ayın enflasyonudur da onun için. Nisan ayı enflasyon cari enflasyon değil. Son 12 ayda gerçekleşen enflasyondur. " ifadelerini kullandı.
Son 12 ayda asrın felaketi olarak nitelendirilen depremin yaşandığını, bütçe açığının yüksek seviyelerden aşağı geldiği anlatan Şimşek, para politikası tedbirlerinin gecikmeli olarak etkili olduğunu, para politikasının yeniden inşasının ve enflasyonu çıpalayacak noktaya gelmesinin zaman aldığını söyledi.
Şimşek, Türkiye'deki finansmanının neredeyse yüzde 88'inin bankalar tarafından sağlandığına işaret ederek, bunun sağlıklı olmadığını, uzun vadeli kaynağın sermaye piyasalarında bulunabileceğini anlattı.
Bakan Şimşek, "Peki sermaye piyasalarının gelişmesinin ön koşulu ne? Fiyat istikrarıdır. Bunlar 10 yıl öncesine gidin, firmalarımız çok rahat bir şekilde, çok daha uygun koşullarda uzun vadeli 10 yıllık tahviller çıkartabiliyorlardı. Yani ihraç edebiliyorlardı. Tekrar oraya gelmek istiyoruz. Sermaye piyasalarının derinleşmesi ve gelişmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Ama bunun da ön koşulu fiyat istikrarıdır." diye konuştu.
"Yapay zeka önümüzdeki dönemde önemli bir gündem maddesi olacak"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, kamu finansmanına ilişkin yoğun çalışmalar yaptıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Biz kurala dayalı gideceğiz. Öngörülebilir ve şeffaflık içerisinde işlerimizi yürüteceğiz. İnsanımıza yatırım yapacağız bu dönemde. Çünkü geçmişte de bir sürü sanayi devrimi yaşandı ancak o sanayi devrimlerinin etkileri genelde istihdam ve refah artışı anlamında oldu. İlk defa büyük bir belirsizlikle karşı karşıyayız. O da 'yapay zeka'. Bunun iş gücü piyasasına, diğer alanlara ve rekabet gücüne etkisi konusunda çok değişik değerlendirmeler var. Yapay zeka önümüzdeki dönemde önemli bir gündem maddesi olacak. Onun için sürekli insanımıza yatırım yapmalıyız. Bu da bizim programın en önemli önceliklerindendir."
Şimşek, hedeflerinin; "Bu sene Türkiye'yi Dünya Bankası tanımına göre yüksek gelirli ülkeler grubuna dahil etmek" olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bunun için de durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Bazıları da hala 'program nerede' diye söylenip dursun. Ama açık ve net olarak söylüyorum. Program var, programı güçlendiriyoruz ve program çalışıyor. Enflasyonda da bunun sonuçlarını yılın ikinci yarısında çok net bir şekilde göreceğiz ve aşağı yönlü güçlenerek devam edecek. Bu da sürdürülebilir yüksek büyümenin temellerini güçlendirecek."