Lim Manastırı, St. Georges Kilisesi, St. Sion Şapeli ve bir Jamaton'ın içerisinde yer aldığı Adır Adası ve adanın içerisindeki tarihi kilise restore edilerek turizme kazandırılmayı bekliyor. Van Gölü'nün yüzölçümü bakımından en büyük adası olan ve martı cenneti olarak bilinen Adır Adası, el değmemiş eşsiz tabiat dokusuyla büyülerken, tarihi adananın büyük bölümü tahrip edilmesi ise tepkilere neden oluyor.
Tuşba ilçesinin Yaylıyaka Mahallesi açıklarında Van Gölü'nün kuzeydoğu bölgesinde yer alan Adır Adası, her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlarken, uzun yıllardır içindeki tarihi kilise ile birlikte restore edilip turizme kazandırılmayı bekliyor. Zaman zaman martı ölümleriyle gündeme gelen Van Gölü'nde bulunan dört adadan en büyüğü olan Adır Adası'nın içerisindeki tahrip edilen kilise ile birlikte yapısına uygun yeniden restore edilerek turizme kazandırılması bekleniyor. Van Gölü'nün incisi olarak bilinen ve doğal güzelliğiyle büyüleyen Adır Adası, tarihi ve doğal zenginlikleriyle göz kamaştırırken, Adır Adası, 10. yüzyılda yerleşim alanı olarak kullanılarak, günümüzde bile tarih kokan izler taşıyor.
Ada üzerinde Lim Manastırı, St. Georges Kilisesi, St. Sion Şapeli ve bir jamat (topluluk merasimi) alanı yer alırken, 1305 yılında inşa edilen manastır ve 1621 yılında yapılan kilise zamanla harap oldu. Ancak 1766 yılında inşa edilen şapel ve jamat hala ayakta duruyor. Adır Adası'nın mevcut hali turizmciler ve vatandaşlar tarafından tepkilere neden olurken, Van Gölü'nün yüzölçümü bakımından en büyük adası olan ve kesin korunacak hassas alan olarak ilan edilen adanın içerisindeki kiliseyle birlikte yeniden restore edilmesi isteniyor. Sadece doğal güzelliği ile değil, aynı zamanda tarih boyunca yaşanan olaylarla da derin izler taşıyan Adır Adası, doğanın ve tarihin eşsiz bir buluşma noktası olurken, aynı zamanda ziyaretçilerine unutulmaz anlar sunuyor.
Van Gölü'ndeki adaların en büyüğü olan Adır Adası'nda yok olmaya yüz tutmuş ve büyük bir bölümü defineciler tarafından tahrip edilen tarihi manastır restore edilmeyi bekliyor. Van merkeze bağlı Yaylıkaya Köyü Döşeme mezrası sınırları içerisinde yer alan Adır Adası'nın güney tarafındaki manastır, her geçen gün biraz daha tahribata uğruyor. Define avcıları ve doğa şartları nedeniyle büyük bir bölümü yıkılan manastır, restore edileceği günü beklerken, manastırda, tarihi Akdamar Adası'nda bulunan ve ismini adadan alan Akdamar Kilisesi için de papaz yetiştirildiği belirtiliyor. Hıristiyan aleminde büyük bir öneme sahip olan manastır ve Adır Adası'nın, günümüzde Van için önemli bir turizm potansiyeli taşıdığı kaydediliyor.
ADIR ADASI HAKKINDA
Adır Adası hakkında, Adır Adası, Van ili, Tuşba ilçesinde yer alır. Van Gölü'ndeki en büyük adalardan biri olan Adır Adası veya Lim Adası, 10. yüzyılda yerleşim bulunan tarihi bir adadır. Bu adada Lim Manastırı, St. Georges Kilisesi, St. Sion Şapeli ve bir jamat bulunur. Manastır 1305 yılında inşa edilmiş, kilise ise 1621 yılında yapılmıştır, ancak zamanla harap olmuşlardır. Ada üzerinde hala ayakta olan yapılar arasında 1766 yılında inşa edilen şapel ve jamat bulunmaktadır. Adır Adası, bahar mevsiminde martıların kuluçka merkezi haline gelir (nisan-temmuz ayları arası). Bu nedenle, adaya çıkmak isteyenler, yumurtalara zarar vermemek için saldırgan davranışlar sergileyen bu martılara dikkat etmelidirler. Adır Adası 04.07.2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Doğal Sit Alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
ADIR ADASI LİM ANABAD MANASTIRI
Adır Adası'nda bulunan manastır, 11. yüzyılda inşa edilmiştir. Bu manastır kompleksi, Saint Georges Kilisesi, Saint Sion Şapeli, papaz okulu, keşiş hücreleri, misafirhane ve bir limandan oluşmaktadır. Ancak günümüze kısmen sadece kilise ve şapel ulaşabilmiştir. Manastır, bir el yazması kitapta 1305 yılında İ. Zacharia tarafından yenilendiği belirtilen küçük ölçekli bir yapıdır. Bu kilise, serbest haç planına sahiptir. Köşe duvarları üzerinde yükselen dıştan silindirik kasnaklı konik külahlı merkez kubbenin dört tarafı, haçın kolları ile genişletilmiştir. Doğu kolu, dışa taşkınlığı olmayan ve içten yarım daire şeklinde bir apsisle sonlanır. Apsisin her iki yanında dikdörtgen düzenlemeli pastophorionlar bulunur ve kuzey ve güney yan kollarına açılırlar.
Kilisenin yenilendiği dönemde batı girişine ise kare düzenlemeli bir jamatun eklenmiştir. Bu kilisenin tasarımı, Hristiyan mimarisinin erken dönemlerinde martyrion ve vaftizhane yapıları olarak görülen haç biçimli formlara benzerlik göstermektedir. Erken dönemde Bizans mimarisinde kilise plan şeması olarak kullanılan bu tür formlar daha sonraki dönemlerde nadiren görülmüştür. Ermeni mimarisi içinde benzer örnekler, VII. yüzyıla tarihlenen Astarak, Artik ve Lmbatavank kiliselerinde bulunmaktadır.