Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Selim Bıyık, AA muhabirine bal, polen, propolis gibi arı ürünlerinin şifa kaynağı olarak değerlendirildiğini anlattı.
Bu ürünlerin ekonomik değeri ve dünya ekonomisine katkısı bulunduğuna işaret eden Bıyık, "Bunun dışında bitkilerin sürdürülebilirliği, tozlaşması, doğal floranın tozlaşmasında bal arısının katkısı var. Bu anlamıyla yine dünya ekonomisine çok ciddi katkısı var. Bal arılarının kendi ürünlerinden daha yüksek oranda tozlaşma ile ekonomik değer yarattığı değerlendiriliyor." dedi.
Bal arısı kolonilerinin sera yetiştiriciliğinde de tozlaşmada kullanıldığını dile getiren Bıyık, şöyle devam etti:
"Tabii tek tozlayıcı bal arısı değil. Diğer böcekler, rüzgar da tozlaştırma faaliyetini yürütmekte ama koloni büyüklüğü anlamında ve gıda maddesi polen olduğu için tozlaşmadaki en önemli etken. Ticari olarak serada tarımsal bitkisel üretim gerçekleştiren yetiştiriciler, bal arısı kolonilerini kiralayarak seralarında tozlaştırma faaliyetinde kullanmakta. Açık alanlarda da bitkisel ve tarımsal üretimde bulunan yetiştiriciler, kolonileri kiralayarak tozlaştırma faaliyeti gerçekleştirmekte."
"Doğanın sürdürülebilirliği açısından tozlaşmaya ihtiyacı var"
Bıyık, bal arılarında koloni ölümlerinin 1860'lı yıllardan itibaren günümüze kadar giderek artan oranda yaşandığını anlatarak, "Koloni ölümlerinin nedenleriyle alakalı farklı araştırmacıların, hocalarımızın farklı değerlendirmeleri var.
Varroa akarına bağlı veya bulaştırma kaynağı olarak değerlendirilen viral hastalıkların giderek artması, Amerikan yavru çürüklüğü, Avrupa yavru çürüklüğü ve diğer bal arısı hastalıklarının etkisinin artması, çevre kirliliği, bitkisel üretimde kullanılan kimyasal ilaçlar, gübre kullanımının artması, su kirliliği, küresel ısınma, baz istasyonları gibi nedenlerin bal arılarında koloni ölümlerine sebep olduğu değerlendiriliyor. Daha büyük oranda kabul gören neden, bal arısı ölümlerinde bu etkenlerin birkaçının aynı anda yaşanması ve kolonileri strese sokması, kolonileri işçi arıların terk etmesi." ifadelerini kullandı.
Koloni ölümlerine hangi nedenlerin sebep olduğu bilinemediği için engellenmesinin kesin yolunun da bulunamadığına dikkati çeken Bıyık, şunları kaydetti:
"Maalesef bugün itibarıyla, 'Beslenmede şunu uygularsak, şu ilacı kullanırsak veya şu yetiştiricilik uygulamasını yaparsak koloni ölümleriyle karşılaşmazsınız' diyemiyoruz. Bal arısıyla ilgili şöyle bir teori var; bal arısı dünyadan kalkarsa dünyanın 4 yıllık ömrünün olduğuna dair.
Bu tabii bal arısının tozlaşma üzerindeki etkisiyle alakalı. Bu süre 4 yıl veya değil, bu ayrı bir tartışma konusu ama bal arısında koloni sayısı azalırsa tozlaşma da azalacaktır. Dolayısıyla insan beslenmesi amacıyla yapılan bitkisel üretimde hem ürün miktarında hem ürünün kalitesinde azalma ihtimali var. Bunun dışında doğal floranın da sürdürülebilirliği. Çünkü tozlaşma, çiçek, meyve ve tohum bağlaması, doğanın sürdürülebilirliği açısından tozlaşmaya ihtiyacı var. Bal arısı, tozlaşma faaliyetine bağlı olarak böyle bir katkı sağlıyor."
Selim Bıyık, ölümler yaşansa da son 60-70 yılda dünyadaki koloni sayısının neredeyse yüzde 100 arttığının altını çizerek, "Türkiye'de son 15 yılda koloni sayısı yüzde 60-70 civarında arttı. Koloni sayısındaki artışa bağlı olarak da ülkemizde bal rekoltesi 120 bin ton civarına geldi." diye konuştu.