Zemheri soğuklarının, kurdu kuşu tövbeye getirdiği Şubat ayıydı.
Okullar tatil edilmiş, öğrenciler, bir nebze dahi olsa soluklanmıştı.
Oysa o'nun soluklanacak lüksü dahi yoktu.
Çünkü yoksuldu...
Yoksul Anne-babanın 12 çocuğundan en büyüğü idi.
Van YYÜ Tıp Faklültesinde okuyordu.
Mezun olup doktor olacaktı ve diğer kardeşlerine kol-kanat gerecek, umut olacaktı.
Ama yoksulluğun verdiği çaresizlik, onu Van'dan İstanbul'a sürükledi.
10-15 günlük Şubat tatilinde çalışacak, okul harçlığını çıkaracaktı.
Olmadı...
Olmadı...
Olmadı...
Harçlığını çıkarmak için gittiği İstanbul’da, çalıştığı inşaatta demir vinç üzerine düştü ve o inşaat molozları arasında can verdi...
Umutlar karardı, hayaller bir avuç kana dönüşüp Van'a geri döndü.
Geçen yıl kaybettiğimiz, Van-Başkale Tokluca köyünden tıp öğrencisi Remzi Ersu'dan söz ediyorum.
BAŞKA REMZİ 'LER ÖLMESİN
'İnsanım ‘diyenimizi insanlığından utandıracak Remzi'nin öyküsünü niye anlattım biliyor musunuz?
Bakın 2017-2018 LYS sonuçları açıklandı.
Yüzlerce evladımız, kardeşimiz üniversitelere girmeye hak kazandı.
Bu kardeşlerimiz arasında Merhum Remzi'nin durumunda olan yüzlercesi var...
Vallahi de billahi de gidip okula kayıt yapabilmek için yol ve kayıt paraları dahi olmayanlar bile var.
Barınacak yurt bulamayanlar var.
Hele hele kız çocuklarımız...
Okulu kazandıklarına dahi sevinemiyorlar.
Zira, fakirlik ve çaresizlikten egitim ve öğretimden ayrılanlar bile var..
Hepimiz buna şahidiz.
"Bi haberiz" diyorsak yalan söylüyoruz.
Fakat öte yandan bu kentte hatırı sayılır servete sahip işadamlarımız da var.
Ülkenin çeşitli yerlerinde faaliyet yürüten derneklerimiz, vakıflarımız ve cemiyetlerimiz de var.
Bu kişi ve kurumlar arasında cuzi sayıda olsa da öğrencilerimize 'burs' destekli yardım edenler de var.
Kendilerini saygı ve şükranla selamlıyoruz.
Lakin yetmiyor.
Bu çığlığa cevap olmuyor.
Yaraya pansuman olmuyor.
VANLI AMCA'NIN ÇAĞRISINA SES VERİN
Efendiler...
Bu kentin değerleri ile para kazanan iş adamları...
Ya da, kentin sosyal yaralarına merhem olmak için kapılarını açan, dernek, vakıf ya da cemiyetler...
Bu çocuklar sizin.
Bu çocuklar bizim.
Bu çocuklar hepimizin geleceği.
Bu geleceğe sahip çıkın.
Bakınız...
Vanlı Amca bir çağrı yapıyor.
Ülkenin çeşitli yerlerinden, Vanlı dahi olmayan, hayırseverler ve iş adamları "bizim de bu çorbada tuzumuz olsun" deyip, Vanlı Amca'dan birkaç öğrenci ismi istiyorlar.
Sağ olsunlar... Var olsunlar...
Ya peki siz!
Siz bu kentin hayırseverleri!
Siz bu kentin iş adamları!
Siz ne düşünüyorsunuz?
Her biriniz üç öğrenciye burs verseniz iflas mı edersiniz?
Bir burs, en fazla 100-150 liradır
Yani bir restaurant’ta yediğiniz bir öğün yemeğin parası dahi değil.
Belki de böylesi cüzi bir meblağla bir öğrencimizin ölümüne engel olabilirsiniz.
Belki de, fuhuşa sürüklenmek üzere olan, uyuşturucuya meyleden bir kızımızı kurtarabilirsiniz?
Belki de o çocuklar mezun olduğunda sizlere bir hayır duası okur.
Efendiler.
Vanlı Amca ve bu kentin geleceği için canı yanan üç -beş memleket sevdalısının çağrısına cevap olun.
Vallahi de billahi de sizden fazla birşey istemiyorlar.
Kendilerine ev-kat-yat istemiyorlar.
Onların tek derdi, bu kentin semalarında yıldızların sönmemesi…
Emin olun ki kefenin cebi yok.
Merhum Sabancı’ya, Koç’a bakın, ibret alın.
Gün gelip, ayaksız AT’a binip gittiğiniz de, yanınıza bir çift çorap dahi almanıza müsaade etmeyecekler.
Allah hepinize sağlık ve sıhhat içinde uzun ömür versin.
Çoluk çocuğunuzla mutlu ve huzurlu olun.
Ama okul harçlığı için inşaatlarda ölen çocukların sizin çocuklarınız da olabileceğini unutmayın.
Sözlerimi noktalarken, sizleri yeniden bu çağrıya cevap olmaya çağırıyorum.
Yapacağınız bir tek şey var. Elinizi vicdanınıza koyup muhasebe yapmak.
Gerisi teferruattır.
Kalın sağlıcakla...