WanHaber – ÖZEL

İklim değişikliğine bağlı olarak Van Gölü’nde görülen su çekilmeleri hakkında açıklamalarda bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, göldeki çekilmenin devam edeceğini söyledi.

İklim değişikliğine bağlı olarak su kaybının artacağını belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, ilerleyen süreçte Türkiye’yi bekleyen tehditlerin olduğunu belirtti.

“VAN GÖLÜ CİDDİ BİR TEHDİT ALTINDA”

Van Gölü’nün kapalı havza bir alana sahip olduğu için, açık havza su alanlarından daha fazla tehdit altında olduğunu belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Van Gölü havzası kapalı bir havza, yaklaşık 16 bin km² bir alana sahip, merkezde de 3 bin 700 km² bir alana sahip. Van Gölü’nün 16 bin km² alanındaki tüm sular maalesef Van Gölü’ne dökülmüyor.

Çünkü kapalı havzalar, daha doğrusu su toplama alanı dediğimiz havzaların içinde de kapalı havzalar yer alıyor, Erçek Gölü gibi. Örneğin havzaya yağış düşüyor ama her alanına yeterli yağış düşüyor mu? Tüm bu riskleri göz önünde bulundurmak lazım. Kapalı havzası bulunan göllere dışarıdan su getirmek de zor maalesef.

Açıkçası kapalı havzalar şu an açık havzalardan daha büyük bir tehdit oluşturuyor. Açık havzalara başka bölgelerden su getirilebilir ama kapalı havzalarda aynı durum söz konusu değil çünkü getirmenin maliyeti çok yüksek olur. Van Gölü ciddi bir tehdit altında” diye konuştu.

“BU BÖLGELERDE SU DOĞRU YÖNETİLMELİ”

Başta Van olmak üzere bölgede suyun doğru yönetilmesi gerektiğine değinen Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Bu bölgelerde kesinlikle suyun çok doğru yönetilmesi gerekir. Burada su yönetilemezse 1 milyon 200 bin insan ve burada ki bütün ekosistem risk altında kalacaktır.

Kapalı havzaya sahip Erçek Gölü sürekli alan kaybediyor, alanı gittikçe daralıyor ve dahası, su toplama alanları daha az. Birde şu var; oraya düşen yağış dağılımında da sorun var, eskiden bütün havza yağış alırken şimdi bazı yerler çok yağış alabilirken bazı yerler hiç yağış almayabilir” ifadelerine yer verdi.

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, ÖNGÖRÜLERİ ENGELLEDİ”

Küresel çapta yaşanan krizin hava koşullarında gözlemlenebilen öngörüleri engellediğini aktaran YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, “İklim değişikliğinin yarattığı tehditler aslında bir şeyleri öngörmeyi de engelledi. Eskiden karasal iklim, çöl iklim, tropikal iklim ve benzeri iklim özelliklerini diyemiyoruz, şartlar değişti çünkü. İklim birçok şey gibi karakterini de değiştirdi, bu da Van Gölü gibi kapalı havzalar için bir tehdittir.

Van Gölü’ne bir su girişi var ama bu su girişinde bir azalma da var mı var, toplam yağışın miktarında da bir azalma var. Gökten düşen ne varsa su adına biz bunlara yağış diyoruz. Yağışta azalma var ama Van Gölü’nde ki su kaybının asıl sebebi düşen yağışın azlığı değil, sıcaklıktaki artışla birlikte yaşanan buharlaşma. Yağış bir birim düşüyor ama buharlaşma üç birim artıyor.

Dolayısıyla düşen yağış zaten buharlaşmayla çoktan gidiyor bir de iki birim de açık veriyor. Bu durum aynı zamanda ortamdaki sıcaklığın nemli sıcaklığa dönmesine de neden oluyor” dedi.

“DÜNYA DAHA DA ISINACAK”

Dünyanın giderek ısındığını söyleyen Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, “İklim değişikliğinden kaynaklanan bir sıcaklık var ve dünya maalesef ki daha da ısınacak. İklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklıklardaki artış atmosferdeki su buharının daha fazla tutulmasına neden olacak. Dolayısıyla da her yıl yeryüzüne düşen yağış oranında da bir azalma yaşanmaya başlandı, yüzde 15 civarında. Bu bazı bölgelerde yüzde 25 – 30’lara kadar çıktı, bölgesel farklılıklar var” diye konuştu.

“YAKIN TARİHTE İKLİM GÖÇLERİ YAŞANABİLİR”

Küresel iklim değişikliğinin kuraklıklara neden olacağına ve buna bağlı göçlerin gerçekleşeceğine dikkat çeken Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, şu ifadeleri kullandı, “Akdeniz Bölgesi, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bu bölge dünyanın geri kalanından yaklaşık yüzde 15 – 20 daha fazla ısınıyor. Daha fazla ısındığı için de daha fazla su kaybı, daha fazla kuraklık, daha fazla tehdit anlamına gelir.

Bütün bunlar Türkiye için ciddi bir tehdittir, yakın gelecekte turizm için, tarım için tehdittir, ama diğer tarafta da çok ciddi ölçüde insanların özellikle de başta Hindistan, Pakistan gibi ülkeler olmak üzere bu ülkelerdeki kuraklık sorunu yaşayan insanların gelebileceği ülkelerden biri de burası. Yani on milyonlarca insanın akın ederek buraya geldiğine tanıklık edeceksiniz. Maalesef bu ihtimaller çok uzak değil.”

Haber: Fatma Öztürk – Mehmet Salih Giyci