ÇEVRE

Prof. Dr. Çavuşoğlu, Tarihi Şamran Kanalının hikayesini anlattı: Bir mühendislik harikası

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Van Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Arkeolog Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, Şamran Kanalının doğuşunu anlatırken, “Tam bir mühendislik harikası” dedi.

Abone Ol

Milattan önce 815 ile 785 yılları arasında yapıldığı bilinen Şamran Kanalı, ülke sınırlarımız içerisinde, günümüzde halen tarımsal sulama faaliyetlerinde işlevselliğini sürdüren tek yapı olarak biliniyor.

 “ŞAMRAN KANALININ YAPILMA NEDENİ…”

Urartu Kralı Sarduri tarafından yapıldığı bilinen Minua (Şamran) Kanalı hakkında Wanhaber’e açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “Milattan önce 815 ile 785 yılları arasında yapıldığı bilinen Şamran Kanalı günümüzde halen tarımsal sulama faaliyetlerinde kullanılıyor. Urartu Kralı Sarduri’nin eşi için yaptırdığı Şamran Kanalı ile tarım yapılıyor ve bununla beraber insanlar yerleşime geçmeye başlıyor.

Minua Kanalı, Urartu Krallığının III. Kralı tarafından inşa edilmiş bir su mimarisidir ve kanal olarak yapılıyor. Başkent olarak Van Kalesi I. Sarduri tarafından seçildikten sonra Van Ovası oldukça geniş bir alan oldu. Bu ovanın da sulanmasına ihtiyaç vardı, sulama ihtiyacının giderilmesi için de devamlı akması gereken bir suya ihtiyaç oluyordu. Bunun için de en uygun olan Başet Dağlarının hemen altından çıkan Yukarı Kaymak Köyündeki su kaynağıdır ve bu su kanalı daha sonraki adlandırması ile birlikte Şamran adını alıyor ama aslında 15 yerdeki yazıtlarda çivi yazısıyla kanalın adının Minua olduğu belirtiliyor.” ifadelerini kullandı.

 

“SU BÜYÜK BİR UYGARLIKTIR”

Başet Dağlarının altında bulunan su kaynaklarından başlayan kanalın Gürpınar Ovasını yatay olarak geçtikten sonra Engil (Hoşap) Çayı üzerinden geçtiği biliniyor.

Prof. Dr. Çavuşoğlu, “Kanal Başet Dağlarının altında, suyun çıktığı noktadan itibaren Gürpınar Ovasını yatay olarak geçiyor, bu yatay geçişin ardından Engin Çayı ya da Hoşap Çayı diye adlandırdığımız yerin üzerinden geçiyor. Burada yaklaşık olarak 42 kilometrelik mesafenin tamamı takip edilebiliyor. 42 kilometrelik mesafenin yükseklik bazına baktığımız zaman çıkmış olduğu noktadan varacağı noktaya kadar ki yükseklik 30 metredir, bu muazzam derecede bir mühendislik harikasının mimari düzeyde oluşturulduğunu görüyoruz.

Mühendislerin bu suyun nasıl akıtılacağı noktasında bazı yerlerde ana kayalar kesiliyor ve güneye açılıyor, özellikle de Gürpınar Ovasını geçtikten sonra güney yolu takip edilerek Van Ovasına getiriliyor ve bugün ki Şamran Mahallesi gibi bir yer... Ovanın verimli hale getirilmesi için bu kanalın açıldığı gözleniyor. Su büyük bir uygarlıktır ve hiçbir yerde susuz hayat olmaz.” şeklinde konuşarak Van’da uzun yıllar hakimiyet kurmuş Urartuların suyu verimli kullandıklarına dikkat çekti.  

“TARIM ÖNCELİKLİ ADIMLAR ATILIYOR”

Anadolu’da halen işlevini sürdüren Urartu mimarisine ait tek örneğin Şamran Kanalı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “Urartuların suyu çok iyi kullandıklarını görüyoruz, çünkü coğrafi olarak Van Bölgesi Urartuların başkenti yapıldıktan sonra mimari yönden hala günümüze kadar işlevini sürdüren Anadolu’daki tek örnek. Türkiye Coğrafya bölgesinde işlevini sürdüren tek örnek. Bu kanal günümüzdeki birçok köyün bile sulamasını, su ihtiyacını, tarımı, tarım faaliyetlerini ve hayvanların su ihtiyacının karşılanması açısından da hala işlevini sürdürüyor.

Bu kanalın ilk noktası ile son noktası arasındaki 42 kilometrelik mesafe daha sonrasında Akköprü tarafına kadar uzatılıyor ve böylece bütün Van’ın o sudan istifade etmesi sağlanıyor. Urartu döneminde aynı zamanda Keşiş Gölü adı verilen Urartu Kralı II. Rusa tarafından yapılan bir gölet var ve o göletten de bugün ki Sıhke Gölet’i dediğimiz bir yer ve orada bir baraj inşa ediliyor. Böylece Van Ovasının batısı da sulanmaya başlanıyor, böyle bir stratejik ve dışarıdan getirilen insanların geçimlerini rahatça sürdürebilmeleri için tarım öncelikli adımlar atılıyor. Urartuların bir diğer özelliği de; kendilerinin kış aylarındaki ihtiyaçlarını gidermeleri için tarıma verdikleri önemdir, tarımın da birinci kaynağı su olduğu için de az önce de bahsettiğim gibi Başet Dağlarının altında yer alan su kaynağını başlatıyorlar 1950’li yıllara kadar…” diye konuştu.

Şamran Kanalı bölgesinin 2863 sayılı kanun maddesi çerçevesinde taşınmaz kültür varlığı olarak belirlendiğini de ifade eden YYÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, şunları söyledi;

“Günümüzde bile Edremit’teki yeşilliğin en büyük göstergesi bu kanalın olmasıdır. Edremit ilçesinin bu kadar yeşil olmasının ana sebebi Şamran Kanalıdır. 2800 yıldan beridir hala işlevini sürdürüyor ve insanlar bundan istifade ediyor ve bu kanal günümüzde Devlet Su İşleri tarafından kontrol ediliyor. Bir diğer husus ise bu kanalın sit sınırlarının belirlenmiş olması yani 2863 sayılı kanun maddesi çerçevesi içerisinde taşınmaz kültür varlığı olarak tespit edilmiş olmasıdır. Bu sit sınırları içerisinde de yapılaşmaya kanun çerçevesinde asla izin verilmiyor, bu sit sınırları da bazı noktalarda 10 metreye kadar gelebiliyor, bazı noktalarda ise 50 metreye kadar genişleyebiliyor. Bunun içerisinde şu an herhangi bir yapılaşmaya asla izin verilmiyor.”