Mutlu çocuk nedir? İstediği her oyuncak alınan çocuk mudur? Yoksa sevgiye aç kalmamış ve kendini güvende hisseden çocuk mudur?
Çocuğun ailesi tarafından sevildiğinin, kendisine değer verildiğinin farkında olması gerekir. Sevgi beraber vakit geçirdikçe pekişen bir duygudur. Sağlanabilecek pek çok maddi imkan, asla sevginin yerini tutmaz.
Anne - babaların çocuklarına sevgiden sonra verecekleri en önemli şey, sınırların konduğu belli kurallardır. Bazı anne- babalar sınır koymaktan hoşlanmazlar. Her ne kadar doğru gözükse de bu, çocuğa zarar verebilecek bir düşünce ve davranış biçimidir. Çocukların belli kurallar çerçevesinde yaşamaya ihtiyaçları vardır. Çünkü sınırların çizilmiş olması onlara kendilerini güvende hissettirecektir. Sınırları sevgiyle çizilmiş tutarlı bir ortam çocuğun önce evde, sonra da toplumda kendini güvende hissetmesine sebep olur.
Mutlu çocuk, özgüvenli çocuktur. Özgüven doğumla başlar. Hayat boyu gelişir. Çocuğun öz güveni ailenin verdiği mesajlar aracılığı ile gelişir. Mesaj iyiyse çocuğunuzu destekliyorsa çocuğunuzun kendisine güvenmesi kaçınılmazdır. Mesaj nasıl kötü olur peki? Bunu size şahit olduğumuz bir örnekle anlatmak istiyorum. Şahit olduğumuz diyorum çünkü belki bir çoğumuz şahit olduk veya çocukluğumuzda yaşadık; Bir çocuk düşünün nefes nefese markete gelmiş elinde az önce aldığı yoğurt, yüzünde ise mahcup bir ifade ile ’ Abi, annem dedi ki seni kandırmışlar bu yoğurt bozuk’... Bunu yaşayan çocuğun aldığı mesaj; ben yetersizim, beni kandırabilirler, hakkımı koruyamam zaten bunun annemde farkında gibi mesajlar olur. Bu, öz güveni düşürücü en yaygın örneklerden biridir. Öz güvenli çocuk yetiştirmek istiyorsanız; “Hala büyümedin”, “Çok inatçısın”, “Diğer kardeşin böyle yapmazdı”, “Sen hep böylesin”, “Senin yüzünden oldu”, “Böyle gidersen………olursun”, “Adam olmayacaksın”, “Seni dinlemek istemiyorum”, “Senin bu yaptığın çalışma mı sanki” gibi benlik saygısını azaltacak bir dil kullanarak çocuğunuzla diyaloğa girmeyin.“Bu konudaki fikrin benim için çok önemli”, “Seninle oyun oynarken çok eğleniyorum”, “Bir daha ki sefere daha iyi yapacağına eminim”, “Elinden geleni yaptığını biliyorum”, “…..için seni kutlarım”, “Kızımız (oğlumuz) olmandan gurur duyuyoruz”, “Hatalar insana mahsus, bundan sonra nasıl düzelteceğimize bakacağız”, “Bu konuda çok iyisin” gibi bir yaklaşım ise benlik saygısı kazandıran, özgüven arttıran bir dildir. Çocuğunuza koşulsuz sevgi verin. Çocuklarınızın sadece varlıkları sizin için en büyük mutluluk kaynağı olmalıdır. Başarıya endeksli bir sevgi koşullu sevgidir. Her ne olursa olsun çocuğunuzu sevdiğinizi ve daima seveceğinizi söyleyin. Çocuğunuzu sevdiğinizi sık sık dile getirin. Bir çocuk annesi ve babasının onu tüm özellikleri ile kabul edip her koşulda sevdiğine inanmalıdır. Biliyoruz ki, kabul görmek çocuğun güven ve değer duygusunu pekiştirir. Böyle bir durumda da çocuk sadece aile ortamında değil, kendi sosyal yaşantısında da kendine güvenli duruşunu sürdürebilir. Çocuklar çok iyi gözlemcidir, kimin ne zaman dur dediğini, hangi durumlarda kuralın değiştiğini, kimlerin kurallara uyup uymadığını, ne yaparsa kuralları aşabildiğini kolayca fark eder. Çocuklar üzerinde söylediklerimiz yerine yaptığımız davranışlar daha etkilidir. Çocuktan beklediğimiz davranışları kendi yaşantımızda uygularsak çoğu zaman uyarmaya bile gerek kalmayacaktır. Çocuğunuz istediğinizi yapmadığında ona vuruyorsanız, kendi istediği olmadığı zaman o da vurarak istediğini elde etmeye çalışacaktır.
Eğer mükemmel değil mutlu çocuk yetiştirmek istiyorsanız;
Yapabileceği işleri elinden almayın: Yaş grubuna uygun birtakım fiziksel eylemleri gerçekleştirmesi, çocuğun öz güvenini pekiştirir ve başarma duygusunu tatmasını sağlar.
Asla kıyaslamayın: Hiç kimse, aldığı notlar, sosyal ve fiziksel becerileri açısından kıyaslanmayı hak etmez. Herkes özeldir. Mutsuz çocuk, sürekli etrafındaki yaşıtlarıyla kıyaslanan çocuktur!
Mükemmeliyetçi olmayın: Bu yaklaşım, anne ve babayı yıprattığı gibi çocuğun duygusal gelişimine de zarar verir. Çocuğunuza, asıl önemli olanın çabalamak ve emek vermek olduğunu öğretin.
Aşırı koruyucu davranmayın: Aşırı koruyucu tutum sergileyen ebeveynler, çocuklarının öncelikle kendine güven olmak üzere gelişim becerilerinin kazanmasını geciktirebilirler.
Her isteğini yerine getirmeyin: Her isteği yerine getirilen çocuklar, sınırlarını öğrenemez.
Merak duygusunu “hayır” diyerek törpülemeyin: Çocuğun davranışları ve isteklerine karşı gösterilen ilk tepkinin “hayır” olması, çocukla ebeveyn arasındaki çatışmayı artırır. İstenmeyen davranışlar, sağlıklı iletişimle değiştirilmelidir.
Şiddet içeren cezalardan uzak durun: Fiziksel, psikolojik, duygusal şiddet içeren ceza yöntemlerine başvurmayın. Onu, sevmemekle asla tehdit etmeyin.
‘Hayat bir okuldur’ sözü hiç boşu boşuna söylenmiş bir söz değildir. Hayat sürekli bize bir şeyler öğretmeye çalışır. Yaşamın ilk yıllarında aile ile başlar bu okul, sonrasında öğretmenler ve hayat boyu karşımıza çıkan insanlar ile birlikte devam eder. Hayat okulumuzun başlangıcı, bizim hayata olan algımızı şekillendirir. Bu yüzden yaşamın ilk yılları çok önemlidir. Mutlu yetişen çocukların ileride zorluklarla karşılaştıklarında çözüm yollarını daha çabuk bulduklarını ve başarıya daha çabuk ulaştıklarını unutmamamız gerekiyor. Son olarak Osho’nun çok sevdiğim bir sözüyle bitirmek istiyorum;“Hiç kimse üstün değildir. Hiç kimse aşağı değildir. Fakat kimse eşit de değildir. İnsanlar yalnızca eşsizdir, karşılaştırılamaz.” Aslında bütün mesele bu...
Sevgi ile kalın...