KURT KAVGALARINDAN İT DALAŞINA

Abone Ol

KURT KAVGALARINDAN İT DALAŞINA

Ortalık Asya’dan geldiler.

Ortalığı birbirine kattılar

Ta ki ortada kendilerinden başka kimse kalmayana kadar.

Kan damlayan kılıçlarına inat

Sevgi sebili yaptılar gönüllerini.

Verdiler almadılar.

Toynakları güçlü atları

Kendileri gibi yiğit eşleri vardı.

“ İki günü denk olan ziyandadır” Hadis-i Şerif’ine

sanki yüz yıllar öncesinden mazhar olmuşlardı.

Büyüdüler, büyüdüler, büyüdüler…

Ayaklarını bastıkları her yer bahar

Ellerini çektikleri her yer zemheriydi.

Güldürdüler, güldüler.

Her biri ayrı ayrı peygamber bahçesinde açan birer güldüler.

Yiğittiler iki gözüm, merttiler.

Türk’tüler.

Evvel zaman içinde bir masal değildir bu

Yesevi ateşinde yıkanan gönüllerle

Gök yeleli bir börinin ardında

 Hayatlar ki suya doğru kıvrılan

Suyun yani bereketin

Suyun yani tertemizin peşinde

Akın akın tutturulmuş bir destan:

“Daha deniz daha müren

Kün tuğ bolgıl kök kurıkan”.

Bir kutlu rüyaya uyuyan hakan

Kutlu muştuların ilk yıldırımı

İlk tekbir ilk şahitlik:

“La ilahe illallah

Muhammed resulullah”.

Barak Baba ocağında

Sarı Saltuk dergahında pişen aş

Tuğrul’un elinde ferman

Kubbelerle mühürlenen bir vatan

Bırakıp gidendi 

Kefenin ak rengini millete talih kılan

Koca Sultan Alparslan.

Osman, Fatih, Yavuz Han…

Her biri bir alemdir

Âleme nizam veren.

Zevale giden yolda anlamsız tarz-ı siyasetler

Biz değildiler

Bizden değildiler

Kimliksiz kişiliksiz

İki cami arasında bi-namaz

Yıktılar, yıkıldılar.

Gökalp’ten Gazi Paşa’ya miras kalan reçete:

Türkleştiler, İslamlaştılar, Muasırlaştılar.

Her birisi bir orduya eştiler

Sanmayın Ahmet, Ayşe

Her biri Türkeş’tiler.

Zor zamanlar içinde

Yaşasın diye ülke

Yücelsin diye ülkü

Çanakkale önünde o kutlu alay gibi

Öldüler, öldürdüler, öldüler.

Çünkü Ülkücü’ydüler.

Şimdi yalancı baharlarında Amerika’nın

Bir taşeron gölgesi düşerken yere

Kırmızılar dönüşürken bir bir pembeye

Sordu kan ter içinde uyanan dede:

- Ülkücüler nerede?

Kurt kavgası kanlı olur

Hırlaşmaz kurt it gibi

Ya ölür, ya öldürür.

O kurt soylu çocuklar olsaydılar eğer

Dik durur, dikleşir, diklenirdiler.

Şimdi biz nasıl diyebiliriz ki dedeye:

-Yerinde yeller esti o eski hikayenin

Bekleme bizi dede boşa çıkar güvenin.

O kurt soylu çocuklar öldüler birer beşer.

Şimdi köşe tutanlar postun telaşındalar

Ve sonu gelmeyecek bir it dalaşındalar.[1]

 

[1] İt Dalaşı: İki ülkeye ait savaş uçaklarının birbiri çevresinde burgu gibi dönüşlerle taciz için manevra yapması.