Son günlerde insan ulusal basına ve onun köşe yazarlarını takip ettiğinde,ne kadar dar sınırlar içinde kaldığını yazdığını daha iyi görüyor.Özelikle 17 Aralık ve sonrasını hala doğru okumamada kaynaklı olarak,taraf olma olmama eğilimiyle maçı yaklaşım bu köşe yazarlarında görülen durumdur. Zorlayıcı olan yandır.17 Aralığa ve sonrasına farklı bakmayı bilen Kürt siyaseti ve onun basın ve köşe yazarlarıdır.
Daha önceleri de yazıldı, çizildi.Bir daha yazmaya ihtiyaç var.Kürt mücadelesi kendisini çatışan çelişkiler üzerinde var etmez. Kendisiniyokeden, yok etmeyi esas alangüç karşısında direnmeyi esas alan, direnişiyle yok edişin önüne geçen ve kendini güç yaparak, demokratik siyaset içinde üçüncü güç olma mücadelesini verir.Bu ne demektir? Bu şu demektir: Öl öldürme siyasetinin kör iktidar savaşlarında uzak, kendi demokratik ulus çalışmasını derinleştiren,ulusun kaderini eline alıp, kendi kendini yönetme siyasetidir. Yani ben beni yok edenlerin araç yöntemleriyle mücadele ederim anlayışında ziyade, kendine has araç yöntemle siyaset yaparım bilinciyle, sorunlara eğilen, çözen siyaset anlayışıdır!
Bunu niye yazma, hatırlatma gereğini duyduk? Nedeni 17 Aralık sonrası, Kürt halk önderini, özgürlük mücadelesini AKP’den yana gösterme yaklaşımından duyulan rahatsızlıktan dolayıdır. Sayın Abdullah Öcalan defalarca şunu söylemiştir.Bizim siyaset anlayışımız,egemenlerin Kürt inkâr siyasetini kırmaya yönelik siyasettir. Devletti yok etme, yok edilen devlet üzerinde kendi devletini geçirme değildir. Temel stratejik yaklaşımınıda söyle formülle etmektedir: Devlet arttı demokrasi! Bunun pratik çalışması, devletti demokrasiye duyarlı hale getirilmesidir.Yani Çin atasözüyle söylemek gerekirse, kaşı sırtımı,kaşıyayım sırtını politikası değildir. Sayın Öcalan’ının,Kürt özgürlük mücadelesinin geçmiş ve bugününe bakılırsa, hiçbir zaman dengeler üzerinde kendini var eden hareket olmamıştır. Bunu yapan İlkelKürt milliyetçileridir. Ulus-devletçi siyasetti güdenlerdir. Bunlarla Kürt özgürlük siyaseti birbiriyle karıştırılmamalıdır.Karıştırırlarsa yanılırlar,yanlış beklentiye düşerler!
AKP Fehtullahın ne olduğu herkesçe malum olduğu gibi, Kürt siyaseti açısında da malumdur.Bu iki güç son 2002 den beri varolmamış,Soğuk savaşın yeşil İslamkonseptiyle Türk özel harp dairesince var edilmiş güçtür. 12 Eylül cuntası bunun geçişine zemin olan, kapı aralayandır. Bugün 12 Eylül anayasasında vazgeçmemeleri de bu diyet borcundadır. 12 Eylül sonrasında Işık dershaneleri, yurtlar, imam okulları palazlanma görevi görürken, ANAP la koalisyon yapılarak siyasete girdirilmiş egemenlikçi güçtür. Doğru-Yol Refah Hükümetiyle iktidara payanda yapılmak istenmiş,28 Şubat darbesiyle payandalık az görülmüş olacak ki, koalisyon ince ayarladarbelenmiş, bozdurulmuş, Dış iç ittifak o günkü yasaklı,bugünkü başbakan Tayip AKP partisini seçime girdirmiş, 2002’den hükümet kılmış, bugüne kadar iktidar yapmıştır.Şimdiki AKP’nin geçmiş, bugüniktidar hikâyesi kısaca budur.Kim bundan sonra tek başına devleti yönetir Osmanlının baba oğul saray içi iktidar savaşı da bundan ibarettir. Hani otoriteleşme deniliyor ya, otoriteleşme tamda bunun içindir. AKP kendisine karşı yapılmış atağı gördüm deyip,karşıdaki gücü mat etme savaşındadır.Bugün 22 maddelik Demokratikleşme paketi,Kürt sorunu çözme yaklaşımı,Sayın Öcalan’la Müzakereyi devam etmesi, kendi elini güçlendirme çalışmasıdır. Bu çalışmayı yapan AKP’ye karşı, illaki sen kötüsün ben sana mesafeli olacağım, karşı savaştığınla ittifak yaparım ya da bende de al sana diyerek, vuran intikamcı, siyaset anlayışı olamaz. Tam tersine bu zayıf an iyi değerlendirerek,başta müzakere yollu olmak üzere, demokratik bir anayasa çalışması için hukuki zemine çekme çabası içinde olunur.Bu politikayı Kürt siyaseti izliyor diye suçlanırsa, bu Kürt mücadelesine haksızlık olur! Gelinen aşama demokrasinin derinleştirilmesi, demokrasiyi ezilen güçler lehine çevirme aşamasıdır.Yoksa birinin yanında yer alıp, karşıdakine karşı durma,kavganın bir tarafı olmak değildir. Türk sömürgecilerin en çok zülüm yaptığı bir halkın özgürlük hareketi, bu devletin geçmiş kirlikatliam şecereleriniyoksa unutmuş değildir. Kör intikamla,dönemsel fırsatlarla, dönemi kurtarma siyasetini yapmayacak bir olgunluk içinde hareket etmektedir. Hiç bir zaman AKP ve AKP ayarında egemen devlet siyasetiyle ittifaklaşmaz,optimal bir duruş içinde olur.Siyasetini bu optimal denge üzerinde yapar, sürdürür.AKP ile ittifak yapan, Fetullaha savaşanhareket hiç olmaz.Şöyle bir korkusuda yoktur. Yok, aman aman AKP gitmesin süreç bozulur derdinde değildir.Çünkü gelinen aşama Kürt sorununu çözmeyen,çözülür aşamasıdır. AKP çözüm de üstüne düşeni yapmasa, daha önceki iktidar partilerin akıbetti ne olmuşsa,APK nin akıbeti o olur.AKP sonrasıda durum bundan farklı olmaz. Bu bilinç güvenle Kürt siyaseti,kendi özgür alan siyasetini yaratmakta,geliştirmektedir. Hangi egemenlikçi parti olursa,olsun onunla oturup Kürt sorunun çözme artık, Kürt siyasetinin inisiyatifindedir.Bu da taraf çekenlerin, çekmeye çalışanların görmek istemediği bir durumdur.Yada egemenlikçi siyaset anlayışların görmek istemediği körlükleridir. Bugün AKP’dir. Yarın Başka bir iktidar AKP siyile Kürt sorunu müzakere edilir,çözüm yönünde yol alır,yol aldırır. Bu1993 ilk Ateş kes görüşmesinden bu yana böyle gelmiştir,böyle gidecektir. Bilinmelidir ki özgürlük mücadelesi 20 yüzyılın ulus-devletçi kurtuluş devrim anlayışıyla yol almıyor.O demokratik-ulus gerçeğiyle yol alıyor. Bu yolun yöntem özeti nedir?Kendi olmadır. Kendi kadar yanı başında ki mazlumun hak mücadelesini vermektir. Devrimi nasıl koruyor ya da nasıl kurumlaştırıyor? Birincisi Meşru savunma temelinde,ikincisi egemen devletler salt yıkmaesprisinde değil,kaos aralığında yararlanarak, optimal ara buluşmayla demokratik-ulus çalışmanı, demokratik özerklikle şekline kavuşturup, kendi kendini yönetmeyi esas alır. Rojavadaki kanton ilanı pratiksel olarak budur.30 Mart sonrası geç kalınmış çalışma olarak, Kuzey Kürdistan da yapılacak seçimlerinsonucuna göre,bu çalışma her yerde yapılacak öncelik çalışmadır. Bir nevi kazanılacak Belediyeler demokratik özerklik hükümetigörevini görecek,onun zabıta gücü meşru savunma gücü olacaktır! AKP vb. partiler demokrasiye duyarlı halle getirildiği oranda silahlar devrede çıkar, fikir siyaseti öne çıkmış olacaktır.Bu siyaset öne çıksın diye özgürlük mücadelesi ve onun önderliği hertürlü fedakârlıkta geri kalmamakta, fırsatçı yaklaşmamaktadır. Birazda 17 Aralığı Kürt cephesinde böyle okumak gerek!
Son olarak şunu demek abartıya kaçmayacaktır. Kendi öz gücünü esas almak,öz gücüyle her alanı özgürleştirme,özgür kılma!Kürt özgürlük mücadelesinin siyaseti,özgürlük argümanı budur.Kimse kötünün iyisinde taraf olun, taraf görün dayatması içinde Kürt özgürlük mücadelesine, onun önderliğine yaklaşmasın. Yaklaşırsa,yanlış beklenti içine girer, düşer.Kürt siyaseti kendin ol,karşıdakini bulunduğun yerde dönüştür siyasetidir. Herkes yaklaşacaksa Kürt özgürlük siyasetine bu bilinçle yaklaşın. Yoksa belimi kaşı, belini kaşayım siyaseti Kürt özgürlük siyasetinde hiçbir zaman beklenmemelidir!
Hasan AKBABA
7 Şubat 2014
Strasburg