Dışarıda lapa lapa kar yağıyor. Zaten zamanıda geldi yağması mevsim normali. Uzak köyler ve kasabaların yolları kapanır. Kentleri birbirine bağlayan ana güzergâhlar bile yenik düşer bu yağışa… Teknoloji mi?
Teknoloji her ne kadar kudursa da kudurduğuyla kalır, çünkü onu kudurtan insan isterse o kudurabiliyor.
Yani insan isterse, kapalı yollar açılır.
İsterse insan, insanlığı mutsuz eden tüm olumsuzluklar ortadan kaldırır.
Kıtaları aşmak, uzaya günübirlik sefer yapmak, teknoloji kavramının yaratmış olduğu kolaylıklarla, kolay bir yaşam sağlanır velhasıl...
Ama insanın elindeki bu kart, pek çok zaman insanlığın mutsuzluğu üzerine masaya yatırılır.
Yani yukarıdakilerden kasıt, mevsimleri değiştirmek değil, mevsimleri koşullarına göre yaşanır kılmaktır.
Mesela, kar yağışlı bir Roboski gecesinde teknolojiyi insan öldürmek üzerine odaklayan zihniyetin yaptığını yapmak değil teknolojiyi kullanmak.
Onları cinnet geçirmiş bir kasap gibi parçalarına ayırmak, teknolojinin kusuru değil zihniyetin kusurudur.
"Hayata Dönüş Operasyonu" dedikleri gibi, bir hayata dönüşü, iş makineleriyle, balyozlarla, telsizlerle, demir coplarla sağlamak ise teknolojinin altında kalanların işidir.
Zamana yetişemeyenlerin, yetişmek istemeyenlerin, geri kalanların, kendini yaşatanların işidir.
Sıfır toleransla söylemek gerekirse, barbarların iç sesi ve dış yankılarıdır.
Elbette çıldırmış insanın, çıldırmış teknoloji karşısındaki hali karşılaştırılamaz. Çünkü teknolojik yaratı tek başına masumdur. Çünkü insan ona dokunmadığı sürece uysaldır. Çünkü insan ona musallat olmadığı sürece günahsızdır.
Mesela Maraş katliamı, tek başına silah teknolojisinin yaptığı bir barbarlık değil, içine barut sıkıştırılmış mermi gibi kışkırtılan insanın o günkü tam tekmil halidir.
Bir bardak su içer gibi, insan katleden çatal dilli zihniyetlerin varlığını nasıl koruduğunu bu coğrafya bilir. O kışkırtılan insanların arkasına saklanabildiler.
Koruyorlar kendilerini, korunuyorlar.
Yağan kardan, taşan denizden, kayan topraktan, seken taştan da koruyorlar kendilerini.
Aslında bu çıldırmış güruhun elinden, teknoloji de çok çekti.
Onun için bu havalara dair veryansın etmemek en güzeli. Bırakacaksın kar yağsın. Hem de boğazımıza kadar…
Uçakların, heronların, bombaların gezindiği gökyüzü, kar’ın, güneş’in, yağmur’un, yıldız’ların gökyüzüdür.
Rüyalarımız, hayallerimiz o gökyüzünün.
Yaşamımızı, saltanatları uğruna zedeleyen, sakatlayan, sonlandıran o vahşilere lanet olsun…
Kar yağsın… Kan akmasın…