Zekâ katsayısı ya da kısaca IQ, zekâ seviyesini ölçmek için kullanılan bir değerdir ve standartlaştırılmış testlerle belirlenir. Ancak IQ testlerinin ortaya çıkışı ve gelişimi, zaman içinde farklı amaçlarla şekillenmiştir.
IQ testlerinin kökenleri 1905'te Alfred Binet ve Theodore Simon'un çalışmalarına dayanır. Bu psikologlar, Fransız çocuklar için bir test tasarlayarak, bireyselleştirilmiş eğitim ihtiyacını belirlemek amacıyla ilk adımları atmışlardır.
O dönemde araştırmacılar, kısa süreli hafıza, sözel muhakeme, ve görsel-uzamsal yetenekler gibi bilişsel yetilerin temel zekâyı yansıttığına dair hipotezler geliştirdiler. Bu yetenekleri ölçmek için testler tasarlanırken, sonuçlar genel bir puanda birleştirilerek genel bir zeka ölçüsü elde edilirdi.
Binet ve Simon'un testi, çocukların yaşıyla ilişkilendirilerek yüzde 100 temsil eden bir ortalamaya göre puanlandı. Bu puanlama, bir çocuğun yaşıyla orantılı olarak performansını değerlendirir ve sonucu 100 ile çarpınca, o çocuğun IQ puanı elde edilir.
Bu testler zamanla farklı amaçlar için kullanılmaya başlandı. Örneğin, askeriye Birinci Dünya Savaşı'nda acemi askerleri sınıflandırmak için IQ testlerini kullanmaya başladı. Ayrıca, 20. yüzyılın ortalarında IQ testleri depresyon ve şizofreni gibi psikiyatrik rahatsızlıkların tespitinde de kullanıldı.
Günümüzde IQ testleri genellikle öğrenme zorluklarını belirleme amacıyla kullanılırken, psikiyatrik teşhislerde kullanımı azalmıştır. IQ testleri, problem çözme ve muhakeme becerilerini ölçme konusunda önemli bir araç olmaya devam etmektedir, ancak bir kişinin tam potansiyelini değerlendirmek için tek başına yeterli değildir.