Eveli zamanda ,bir kız birine gönül kaptırmış, uzak bir memlekete gelin gitmiş.
Gelin kızımızın bir de ,ise yaramayan,köyde ismi,cismi bilinmeyen bir kardeşi varmış.
Kız,gelin oluo gittikten sonra aradan yıllar geçmiş ve kızın yakınlarından biri uzun zaman sonra kızı ziyaret etmeye gitmiş.
Hal hatır sorulmuş.
Kız, köyde ne olup bittiğini sormuş,
Ziyaretçi şahıs kıza "senin işe yaramaz kardeşin köye muhtar oldu" deyince ,kız dizlerini dövmüş, anlamış ki köyde adam kalmamış.
Valla bizim kentte an itibarıyla o köyü çağrıştırıyor.
Yığınla muhtarımız var lakin 'bé lome '...
Bu kentteki kriz süreçlerinde sergilenen pozisyon bunu fevkalede iyi gösteriyor.
Bakınız..
Çığ sürecinde bunu gördük.
Deprem sürecinde bunu gördük.
Şimdi de KORONA VİRÜS belası...
Sosyal medya, basın, televizyonlar 7/24 bu belayı konuşuyor,alınabilecek tedbirleri konuşuyor ama kentimizin 'MALÛM MUHTARLARI' yine sessiz.
Sıradan bir oda seçimi için dahi adeta teyakkuz durumuna geçen efendiler sükût etmeye devam ediyor.
Heyfa gundé..
Bu virüs sendromunun sünni ya da gerçek bir gündem olup olmaması hiç önemli değil,ama halkın kafasında böylesi bir soru işareti varken bu efendiler neden sükût eder?
Bir siyasetçi öne düştüğünde, siyasetçiye görünmek için, siyasetcinin arkasına dizilip yürüyenler hani nerdeler?
Bu kentte yüzlerce sendika,meslek odası,dernek, sivil kuruluş,kadın temsiliyetine soyunan yapılar var.
Sahte gündemler yaratarak, tribüne oynarlar,
Renk ve kimlik değiştirirler.
Envai türlü kılıfa girerler.
Lakin, çığ,deprem ve bugün de bu lanet olası virüs salgını karşısında ortaya koydukları bir eylem planları yok.
Topu sürekli taca atarlar.
"Vali gitsin çözsun"
"Bakan gelsin ilgilensin"
"Milletvekili konuşsun" diyerek sürekli birilerinden medet umarlar.
Iyi de sen ne yapıyorsun?
Senin hiç mi sorumluluğun yok?
Sen ne diye o koltuğu işgal edersin?
Yahu...
Bildiğim kadarıyla bu kentin bir kent konseyi vardı.
Bir kent meclisi vardı.
Böylesi sıkıntılı bir dönemde toplanmayacak da ne zaman toplanacak?
Uygar toplumlarda bu tür kriz süreçleri, yerel dinamiklerin ortaya koyacakları perspektifler ile sonuca gider.
Kriz masalarında bu dinamikler oturur.
Ama bizde o profesyonel duruş ve donanımlı bireyler ne arar?
O kadının kardeşi misali hasbelkader MUHTAR olmuşlar.
Yalansa 'yalan'deyin.
Heyf u Méxabın.
Kassem ederim ki bu anlayış ile bu kentten bir cacık olmaz.
Varın gerisini siz düşünün.