Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 168 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verdi.
İsrail güçlerinin son 24 saatte Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 82 Filistinlinin daha hayatını kaybettiği, 110 Filistinlinin yaralandığı belirtildi.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının 32 bin 70'e, yaralı sayısının da 74 bin 298'e ulaştığı bildirildi.
İsrail ordusu, Gazze'de arazide yürüyen savunmasız sivilleri bombaladığını kabul etti
İsrail güçleri, Gazze Şeridi'nde boş arazide yürüyen savunmasız Filistinli sivilleri, insansız hava araçları (İHA) ile bombaladığını kabul etti.
İsrail ordusu tarafından yapılan yazılı açıklamada, sosyal medyada paylaşılan görüntülerdeki saldırılardan birinin Han Yunus kentinde şubat ayının başlarında gerçekleştirildiği belirtildi.
Sivillere yönelik saldırıların İsrail güçleri tarafından gerçekleştirildiğinin kabul edildiği açıklamada, "Videoda gösterilen bölge, Han Yunus'ta önemli miktarda sivil tahliyesinin gerçekleştiği aktif bir savaş bölgesidir." denildi.
İsrail güçlerinin söz konusu bölgede sivil kıyafetlerle dolaşan Filistinli direnişçilerle karşılaştığı iddia edilirken olay hakkında ordu tarafından soruşturma başlatıldığı aktarıldı.
İsrail'in savunmasız sivilleri doğrudan hedef aldığı görüntüler
Katar merkezli Al Jazeera kanalının yayınladığı ve Han Yunus'un Sikke bölgesinde şubat başlarında İsrail İHA'larından çekildiği aktarılan görüntülerde, boş arazide yürüyen 4 Filistinli sivilin, izlendikten kısa süre sonra birkaç kez atılan bombalarla tek tek hedef alındıkları görülüyor.
Görüntülerde, İsrail tanklarının yerle bir ettiği bölgede, yıkıntılar arasında evlerini veya geriye kalanları aramak için yürüyen genç erkekler görülüyor.
Arazideki 4 kişinin silah taşımadığı ve herhangi bir tehlike oluşturmadığı görüntülerden açıkça anlaşılmasına rağmen siviller silahlı İHA'lar tarafından bombalanıyor. Saldırı sonucunda iki sivil hayatını kaybederken diğer ikisi bölgeden kaçmaya çalışsa da sırayla doğrudan vuruluyor.
Birleşmiş Milletler (BM), görüntülerin çok rahatsız edici olduğunu ve olayın soruşturulması gerektiğini bildirmişti.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bini çocuk, 9 bin 220'si kadın olmak üzere 31 bin 988 Filistinli öldürüldü, 74 bin 188 kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı tahrip ediliyor. İsrail güçleri, kuşatma altında açlığın pençesinde tutulan Gazzelilere yeterli insani yardımın ulaştırılmasını da engelliyor.
BM'deki Arap Grubu: Gazze'de olanlar, tüm Filistin halkına karşı soykırım olarak tanımlanmalı
Birleşmiş Milletler (BM) üyesi Arap ülkelerinin oluşturduğu Arap Grubu, Gazze'de yaşananların "terör saldırısı meselesi" olmadığını belirterek, "Gazze'de olanlar, tüm Filistin halkına karşı soykırım olarak tanımlanmalı." açıklamasında bulundu.
BM Güvenlik Konseyinde ABD'nin Gazze'ye ilişkin karar tasarısının veto edilmesinin ardından Arap Grubu üyeleri basın toplantısı düzenledi.
Arap Grubu adına konuşan Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, ABD'nin karar tasarısının tek taraflı olduğunu, İsrail'in suçlarına atıfta bile bulunmadığını söyledi.
Mansur, karar tasarısının ateşkesle esirlerin serbest bırakılması arasında bağlantı kurduğunu ve bu yöndeki çabaların desteklenmesini talep ettiğini dile getirerek, "Ateşkes çağrısında bulunmadı. Bu konularda açık şekilde konuşmalıyız, dolaylı anlatımlara girmemeliyiz." uyarısında bulundu.
Arap Grubu'nun BM Güvenlik Konseyinin bazı seçilmiş üyelerinin hazırladığı ve ramazan boyunca Gazze'de ateşkes talep edilen karar tasarısını destekleyeceğini söyleyen Mansur, "Gazze'de olanlar, bir terör saldırısı meselesi değil. Gazze'de olanlar, tüm Filistin halkına karşı soykırım olarak tanımlanmalı." ifadelerini kullandı.
Mansur, Arap Grubu'nun nisanda BM Güvenlik Konseyine Filistin'in BM'de resmi üye olarak tanımlanması için baskı uygulayacağını bildirdi.
ABD'nin karar tasarısı
ABD'nin bugün Rusya ve Çin tarafından veto edilen karar tasarısı, 20 Şubat'ta müzakerelere açılmıştı.
Karar tasarısının son hali, Gazze'de ateşkesi rehinelerin bırakılmasıyla ilişkilendirip diplomasiyi destekleme çağrısıyla yetinmişti.
Diplomatik çabalarla sağlanacak ateşkesin sürdürülebilir ateşkese çevrilmesinin önemine işaret edilen tasarıda, "Hamas ve diğer terörist ve aşırıcı grupların Filistin halkını temsil etmediği" ve Hamas'ın "bazı üye ülkelerce terör örgütü ilan edildiği" belirtilmişti.
Gazze'nin 1967'de işgal edilen toprakların bir parçası olduğu vurgulanan karar tasarısında iki devletli çözüme destek verilmişti.
Karar tasarısında, "Tüm taraflarda sivilleri korumak için acil ve sürdürülebilir bir ateşkesin sağlanması, gerekli insani yardımın sevkiyatı, çekilen acının azaltılması ve söz konusu ateşkesin geri kalan tüm esirlerin serbest bırakılmasıyla birlikte sağlanması için diplomatik çabaların desteklenmesi önem taşıyor." ifadeleri kullanılmıştı.
Tüm taraflara uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuka uyma çağrısı yapılan tasarıda siviller ve sivil altyapının korunması ile insani yardım erişiminin sağlanması istenilmişti.
Gazze'de sivil halkın zorla yerinden edilmesine karşı çıkılan karar tasarısında bunun, uluslararası hukuk, uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukukunu ihlal edeceği vurgulanmıştı.
9. kez karar tasarısı oylandı
Gazze'ye ilişkin 7 Ekim 2023'ten sonra BMGK'de bugünküyle birlikte 9 karar tasarısı oylamaya sunuldu.
Şimdiye kadar sadece 2712 ile 2720 sayılı kararlar kabul edildi, bu kararlarda ateşkes çağrısı yapılmadı.
BM: İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde İHA'yla izlediği 4 sivili bombalaması soruşturulmalı
Birleşmiş Milletler (BM), İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde 4 Filistinli sivilin insansız hava araçları (İHA) ile bombalandığını gösteren görüntülerin çok rahatsız edici olduğunu, olayın soruşturulması gerektiğini bildirdi.
BM Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Katar merkezli Al Jazeera kanalının yayınladığı görüntülerin sorulması üzerine Haq, "Genel Sekreter (Antonio Guterres) görüntüleri çok rahatsız edici buldu." dedi.
Haq, Guterres'in silahsız 4 Filistinlinin yürürken İsrail saldırısıyla öldürülmesine ilişkin "kapsamlı, bağımsız ve güvenilir" soruşturma yürütülmesini istediğini aktardı.
BM Genel Sekreteri Guterres'in, tüm taraflara uluslararası insancıl hukuka uyma çağrısında bulunduğunu belirten Haq, sivilleri (saldırılardan) ayrı tutma ve orantılılık ilkelerine de uyulması gerektiğini dile getirdi.
Han Yunus'un Sikke bölgesinde şubat başlarında İsrail İHA'larından çekildiği aktarılan görüntülerde; yürüyen 4 Filistinli sivilin, izlendikten kısa süre sonra birkaç kez atılan bombalarla tek tek hedef alındıkları yer alıyor.
Görüntülerde, İsrail tanklarının yerle bir ettiği bölgede, yıkıntılar arasında evlerini veya geriye kalanları aramak için yürüyen genç erkekler görülüyor.
4 sivilin silah taşımadığı ve herhangi bir tehlike oluşturmadığı da görüntülerden açıkça anlaşılıyor.
"Arazilerin statüsünde değişiklik yapılmamalı"
İsrail’in, işgali altındaki Batı Şeria'nın Ürdün Vadisi bölgesinde yer alan 8 bin dönüm araziye "devlet arazisi" diyerek el koymasıyla ilgili ise Haq, "Taraflar arasında anlaşmalar dışında arazilerin statüsüne ilişkin hiçbir değişiklik yapılmaması gerektiğine inanıyoruz." açıklamasında bulundu.
Haq, BM'nin daha önce benzer olaylar hakkında da endişelerini dile getirdiğini anımsattı.
İsrail'in, söz konusu 8 bin dönüm araziye, “devlet arazisi” olduğu gerekçesiyle el koyduğu bildirilmişti.
Bu arazinin "devlet arazisi" ilan edilmesinde, İsrail hükümetindeki aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in rolü olduğu aktarılmıştı.
Smotrich, söz konusu adımı "önemli ve stratejik" şeklinde niteleyerek yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin kurulmasını teşvik ettiklerini kaydetmişti.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te yaklaşık 700 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor. Uluslararası hukuka göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor.
Bu yerlerde ikamet eden Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'da işgal altında yaşayan Filistinliler için hayatı daha da zorlaştırıyor.