Ergenlik, çocukluktan sıyrılıp, erişkinliğe varıştır. Ergen, henüz gelişmekte olan bir genç; kanı deli akan asi bir delikanlıdır.
Ergenlik, biyolojik olarak 13 ile 22 yaşlarında yaşanan ve kişinin biyolojik gelişiminin sonucu olarak bedensel, cinsel ve zihinsel gelişimini sürdürdüğü ve bitiminde toplumsal değerlendirmede bir yetişkin olarak tanındığı bir gelişim evresidir.
Psikososyal olarak ise, bireyin hala öğrenimine devam ettiği ve ekonomik bağımsızlığının olmadığı fakat kendi hayatını kazanmaya çalıştığı bir gelişim dönemidir.
Ergenlik her ne kadar ruhsal bir süreç olsa da bu süreç fiziksel değişimler ile kendini gösterir. Bireyin cinsiyet hormonlarının salgılandığı bu dönemde, bireyin bedeni hızlı bir değişim ve gelişim gösterir, ve birey giderek bir yetişkin bedeni özelliklerine sahip olur. Birey bu değişim karşısında şaşkın ve çaresiz bir durumdadır. Biyolojik bir güç, yıllardır tanıdığı ve kendi kontrolündeki bedeninini kendisine yabancılaştırmaktadır. Aynı zamanda dışarıdan bakan gözlere de farklı görünmektedir artık. Aynaya baktığında gördüğü suret ile kendi zihnindeki birbirinden tamamen farklıdır. Hızla değişen bedeniyle yeni yaşamına uyum sağlamakta zorlandığı için ne yapacağını bilemez. Bedensel gelişimi hızla büyüyen bireyden, ebeveyni aynı zihinsel gelişimi bekler. Artık kulağına “büyü artık” , “ sen artık çocuk değilsin” gibi onu daha çok çaresizliğe sürükleyen zor ve baskı dolu cümleler gelmeye başlamıştır. Bedensel gelişimine alışmakta güçlük çeken birey için bir diğer sorun da böylece belirmiştir: Ebeveyn istekleri.
Çocuklar, yaşamlarının ilk yılında tamamen ebeveynlerinin kontrolündedirler. Kendi bedenini kendi kontrol edebilene kadar bu durum böyledir. Ergenlikle beraber tamamen bir erişkin vücuduna sahip olan birey bocalar. Çünkü bedeni, bir yetişkin bedeninin yapabildiği her şeyi yapabilecek yeterliliktedir, üreme yetisi vardır fakat erişkin değildir. Birey için asıl kriz işte tam burada başlar.
Pekala çocuğunun bu hızlı değişimi karşısında ne yapacağını bilemeyen, “Eyvah çocuğum ergen oluyor!” telaşı içinde olan anne baba bu değişim karşısında ne yapmalı?
Aslında cevabı basit. Çocuğunun bu hızlı değişimine, bir de kendi davranışlarını değiştirmeden yaklaşmalı. Tamam da nedir bunlar? Asıl en basiti bu; çocuğunuzu şartsız severek, onu takdir ederek, kıyaslama yapmayarak, yeni şeyleri denemesine teşvik ederek, gerçekçi beklentilerine olumlu tepkiler vererek, problemlerini çözmelerine izin vererek ve tabi ki olumlu bir rol modeli olarak yetiştirerek, mutlu, kendisiyle ve çevresiyle barışık, özgüveni gelişmiş bir birey olmasında ebeveyni olarak görevinizi yerine getirmiş olursunuz.
Unutmayın! Çocuklar sadece büyürken, ergenler hem büyür hem gelişir hem de değişirler.