SİYASET

Erdoğan: 'Mavi Vatan'a 'masal' diyerek birilerine göz kırpıyorlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Mavi Vatan’ tezini her daim savunmaya devam edeceklerini söyleyerek, "Türkiye’nin çıkarlarının savunmak yerine bakıyorsunuz ‘masal’ diyerek ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek birilerine göz kırpıyorlar. Milletin verdiği yetkiyi ülkenin menfaatlerini savunmak için değil, Türkiye’nin karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir" dedi.

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, "Milletin sandıkta verdiği mesajlara kulaklarımızı tıkamıyor, iç bünyemizde gerekli adımları atıyoruz. Kolaya ve kolaycılığa kaçmadan, toptancı bir anlayışı tevessül etmeden, bakılmadık hiçbir nokta bırakmadan, bu süreci titizlikle yürütüyoruz. Her şeyin farkındayız. Selden kütük kapma telaşında olanları da çok iyi görüyoruz. Allah’ın izniyle bunların aradıkları fırsatı vermedik, vermeyeceğiz.

Ne fitne kazanına odun taşıyanların oyununa geleceğiz ne de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz. Kardeşlik hukukumuza ve dava arkadaşlığımıza uygun şekilde partimiz bünyesinde farklı seviyelerde bayrak değişimini gerçekleştiriyoruz. Yorulan, yıpranan veya çeşitli nedenlerle görevden affını talep eden bazı arkadaşlarımızın yerine geçen ay yenilerini görevlendirdik. Görevi devralan il ve ilçe başkanlarımıza partimize ve davamıza yaptıkları üstün hizmetler dolayısıyla bir kez daha teşekkür ediyorum. Millete hizmet davasının ateşten gömleğini giyen arkadaşlarımıza da üstlendikleri ağır sorumlulukta Rabbim'den başarılar diliyorum" dedi.

'MİLLETİN SOFRASINA DAHA FAZLA OTURACAĞIZ'

Erdoğan, kendilerinin her gün yeniden doğarak, kendilerini yenileyerek ve millete olan aşklarını her daim büyüterek bu yolda azim ve kararlılıkla yürüdüklerini ifade ederek şöyle konuştu:

"Biz her işte hayır olduğuna inanan bir kadroyuz. İlk etapta bize şer gibi görünen nice hadisenin daha sonra hayra tebdil olduğunu bizzat yaşayarak gördük. Bu sürecin de partimiz ve hareketimiz için yeni kapıların açılmasına vesile olacağından asla şüphe duymuyoruz. Siyasetin dalgalı denizinde gelgitler olabilir. Bunların tamamı geçicidir, dönemseldir. Asıl olan milletle gönül bağını muhafaza etmektir. Asıl olan 85 milyonun umudu olmayı sürdürebilmektir. Biz milletle irtibatımızı kurduğumuz ve güçlendirdiğimiz müddetçe ‘o bunu yapmış, onun arkasında şunlar varmış’ bunların hiçbiri bizi yolumuzdan alıkoyamaz.

AK Parti olarak AK Partili kadrolar olarak yapmamız gereken bellidir; daha fazla gönül kazanacağız, milletin sofrasına daha fazla oturacağız, sokakta, pazarda, çarşıda, iyi ve kötü gününde vatandaşımızın her zaman yanında olacağız. Milletin dertlerine derman olmak, sorunlarına çözüm bulmak için samimi çaba harcayacağız. İl başkanlığı, il binasının 4 duvarı arasına sıkışıp kalınarak yerine getirilecek bir görev değildir. Belediye Başkanlığı sadece günlük rutin takip edilerek yapılacak bir vazife değildir.

AK Parti çatısı altında ülkeye ve millete hizmet mücadelesine girişmiş her bir kardeşim sahada olmak, milletle iç içe olmak mecburiyetindedir. Burada oluşacak en küçük bir zafiyetin sadece o ilimize ve ilçemize değil topyekün AK Parti ailesine zarar verdiğini lütfen unutmayın. Siz yol ve dava arkadaşlarımın tamamından sorumluluklarınızı bu hassasiyetle ifa etmenizi beklediğimin altını çizerek vurgulamak istiyorum."

'SOMALİ TEZKERESİNE HAYIR DEDİLER'

Erdoğan, muhalefetin millete ve milletin meselelerine nasıl baktığını, kendilerini fildişi kulelerine nasıl hapsettiklerini gördüklerini ifade ederek, "Son 22 yılda birkaç istisna hariç milletin gerçek gündemi ile aynı hizada bir türlü konumlanamadılar. Terörle mücadeleden ülkemizin hak ve çıkarlarının savunulmasına kadar milli meselelerin tamamında çok büyük savrulmalar yaşadılar. Biz PKK’nın Suriye uzantılarıyla mücadele ederken CHP’li milletvekilleri ellerinde çantalarla ülke ülke dolaşıyor, PKK’lı canileri ‘çiçek çocuklar’ diyerek aklamaya çalışıyordu. Biz FETÖ’cü alçakların kurumlarına karşı tedbir alırken CHP’li yöneticiler destek açıklaması yapıyordu. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ‘ı özgürlüğe kavuşturma mücadelemizde en sert eleştiriyi yine CHP yönetiminden aldık.

Ermenilerin asılsız iddialarını gündeme taşıyanlar yine bunlardı. Libya meselesinde de aynı vahim durumla karşılaştık. ‘Türk askerinin Libya’da ne işi var?’ korosunun assolisti CHP ve dönemin CHP genel başkanıydı. Açlık ve terörle boğuşan Somali’ye yardıma koşarken de karşımızda yine CHP zihniyetini bulduk. Türkiye’nin Afrika’daki varlığından rahatsız olan sömürgecilerin tezleri ile bizi hedef aldılar, hükümetimizi eleştirdiler. Son olarak geçtiğimiz hafta demli ortaklarıyla beraber mecliste Somali tezkeresine ‘hayır’ dediler" diye konuştu.

'MAVİ VATAN TEZİNİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Erdoğan, muhalefete yönelik eleştirilerine devam ederek, "7 Ekim’den beri Gazze’de devam eden soykırım konusunda Hamas‘ı şeytanlaştırma üzerine kurulu nasıl bir dil tutturduklarını hepimiz biliyoruz. Filistin direnişine terör yaftası vurmakta gösterdikleri mahareti maalesef İsrail’in vahşi katliamlarına tepki vermekte gösteremediler. Doğu Akdeniz‘deki sondaj çalışmalarımızdan Rusya-Ukrayna savaşındaki dengeli tutumumuza kadar her konuda aynı yalpalamalara şahit olduk. Şimdi benzer bir basiretsizliği ‘Mavi Vatan’ konusunda görüyoruz. Türkiye’nin çıkarlarını savunmak yerine bakıyorsunuz ‘masal’ diyerek ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek birilerine göz kırpıyorlar. Milletin verdiği yetkiyi ülkenin menfaatlerini savunmak için değil, Türkiye’nin karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir. Türkiye aleyhine bu tezleri Meclis kürsüsünden dillendirmek ne zamandan beri CHP’nin görevi oldu? CHP, milletle ve milletin menfaatleri ile aynı yerde durma erdemini bir kez olsun sergileyemeyecek mi? CHP’nin Türkiye ile ve Türkiye’nin çıkarları ile alıp veremediği nedir?

İktidara muhalefet etmek ayrıdır, Türkiye’nin rakiplerine lojistik destek sağlamak ayrıdır. Bakınız biz CHP’den her konuda bizimle aynı düşüncede, aynı sayfada yer almasını asla beklemiyoruz. Böyle bir derdimiz yok. Sadece milli meselelerde yerli ve milli bir duruş bekliyoruz. CHP yönetimi böyle konularda eğer katkı sunmayı beceremiyorsa bari bu tarz talihsiz açıklamalarla ülkemize zarar vermesin. Gölge etmesinler yeter, biz onlardan başka ihsan istemiyoruz. ‘Mavi Vatan’ tezini her daim savunmaya devam edeceğiz. Vatanımızın ayrılmaz bir parçası olan Mavi Vatan’ımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız. Bunu böyle bilsinler. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz" dedi.

'BEKAMIZA SAHİP ÇIKTIK'

Erdoğan, 2 bin 200 yıldan fazla devlet geleneği olan, devlet aklı olan bir millet olduklarına işaret ederek, "Hadiselere bakarken başkaları gibi sadece 50-100 yıllık birikimle değil, binlerce yıllık köklü tecrübenin merceğinden bakıyoruz. Planlarımızı buna göre şekillendiriyoruz. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Hamlelerimizi buna göre tayin ediyoruz. Bizim çizgimiz, karakterimiz bellidir.

Biz başına vurunca ekmeği alınan bir ülke değiliz. Tarihimizin hiçbir döneminde de böyle olmadık. Ne başkalarının hakkına el uzatırız ne birilerine hakkımızı yediririz. Kardeşlerimizi de en zor günlerinde yalnız ve çaresiz bırakmayız. Uluslararası hukuk çerçevesinde Libya’da bunu yaptık. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ‘da bunu yaptık. Suriye’den topraklarımıza saldırı olduğunda bunu yaptık. Irak’taki bölücü terör yuvalarına karşı bunu yaptık. Hakkımıza sahip çıktık. Kardeşlerimize sahip çıktık. Bekamıza sahip çıktık. Tehditler karşısında ülkemizin ve milletimizin güvenliğini garantiye aldık. Gerilimi körükleyen değil, bölgesinde ve ötesinde barışı istikrarlı sükuneti savunan taraf olduk" diye konuştu.

'İSRAİL SAVAŞ HUKUKUNU YOK SAYDI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Filistin ve Gazze’ye yönelik olarak devam eden saldırılarına tepki göstererek, "Gazze’de yaklaşık 300 gündür son derece vahşi bir soykırım yaşanıyor. İsrail güçleri 16 bini çocuk 40 bin Filistinli kardeşimizi tepelerine bomba yağdırarak kalleşçe şehit etti. 100 bin Filistinli kardeşimiz yaralandı, sakat kaldı. Küvezdeki bebeklere kurşun sıkacak kadar ileri gittiler. Gıda sırasında bekleyen insanları katledecek kadar alçaldılar. Camileri, kiliseleri, okulları bombalayacak kadar gözlerini kararttılar. Savaşın bile bir hukuku vardı. İsrail bunu bile yok saydı. Geçtiğimiz yüzyılın en lanetli figürü olan Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attılar.

Gazze bugün dünyanın en büyük imha kampına dönüşmüştür. Yüreğinde zerre kadar vicdani olan birisinin hangi inanca mensup olursa olsun Gazze’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalması düşünülemez. Ama Batılı liderler, görevi uluslararası güvenliği sağlamak olan kuruluşlar, bu vahşeti neredeyse 300 gündür sadece uzaktan seyrediyor. Gazzeli 40 bin masum ölmemiş, 16 bin çocuk vahşice katledilmemiş gibi eli kanlı katiller Temsilciler Meclisi’nde ağırlanıyor, alkışlanıyor. İslam Dünyası birkaç ülke dışında zulmü durduracak, zalime ‘dur’ diyecek hiçbir irade sergilemiyor. Şimdi soruyorum sizlere; ‘Ben de insanım’ diyen ‘Ben de Müslümanım’ diyen birisinin böyle bir tabloya rıza göstermesi mümkün mü? dedi.

'MEŞRU BİR DEVLET OLARAK DEĞİL TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİ HAREKET EDEN ÜLKE İSRAİL’DİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya ilişkin konuşmasının devamında İsrail’in saldırılarına tepkisine devam ederek, ‘’Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) bugün sorumluluk almayacaksa Allah aşkına ne zaman alacak? İsrail’in istilacı politikalarının tüm bölgeyi tehdit ettiğini görmek için daha kaç bin tane çocuğun ölmesi lazım? Kardeşlerim bakınız bu gidiş, gidiş değildir. Netanyahu yönetimi altında İsrail’in gittiği yol yol değildir. Bu pervasızlığın, bu hoyratlığın, Batı’nın sergilediği bu ikiyüzlülüğün sonu korkarım ki çok kötü bitecektir. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur. Gazze‘de 40 bin masum insanı katlettikten sonra bugün gözünü Lübnan’a dikenlerin, yarın pis ellerini başka yerlere uzatmayacağının garantisini kim verebilir? Bu soruyu sadece biz sormuyoruz.

Bölgedeki tüm devletler soruyor. Bölgemizde hudutları halen netleşmemiş tek ülke İsrail’dir. Bölgemizde diğer ülkelerin topraklarını işgal ederek semiren ülke İsrail’dir. Bölgemizde güvenliğini saldırganlıkta katliam ve toprak gaspında arayan yegane ülke İsrail’dir. Meşru bir devlet olarak değil terör örgütü gibi hareket eden ülke İsrail’dir. Hamas bizim de telkinlerimizle ateşkese ‘evet’ dediği halde savaşı uzatan kan döken, katliam yapan taraf İsrail’dir, İsrail yönetimidir. Hukuk tanımaz İsrail devleti sadece Filistin için sadece Lübnan için değil gelinen noktada artık tüm insanlık için tüm dünya için tehdittir’’ diye konuştu.

‘BİZ BU YOLA KEFENİMİZİ GİYEREK ÇIKTIK’

Erdoğan, İsrail yönetimin saldırılarına artarak devam ettirdiğine işaret ederek, “Hitler, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği’nin ittifakıyla geç de olsa durdurulmuştur. Daha geç olmadan bu soykırım, bu vahşet, bu barbarlık insanlığın ittifakıyla artık derhal durdurulmalıdır. Netanyahu yönetimin yularını elinde tutanların bu katliam şebekesine bir an önce ‘dur’ demesi gerekiyor. Biz Netanyahu denilen caninin ne yapmaya çalıştığının, bölgemizi ve bütün dünyayı nasıl bir felakete sürüklemek istediğinin farkındayız. Gazze’deki ateşi tüm bölgeye yayma girişimlerinin arkasındaki asıl niyeti de çok iyi biliyoruz. Ne yapıyorsak böyle bir senaryonun önüne geçmek için yapıyoruz. Ne söylüyorsak bölgemizde kanın ve gözyaşının durması için söylüyoruz.

Daha önce defalarca ifade ettim; biz İstiklal Marşı bile ‘korkma’ diyerek başlayan bir milletiz. Klavye soytarılarının hadsiz mesajları bizi korkutmaz, bizi ürkütmez, bizi sindirmez, inandığımız yolda yürümekten vazgeçirmez. İstedikleri kadar çirkinleşsinler, istedikleri kadar çukurlaşsınlar, Tayyip Erdoğan’ın ne kalbine zincir vurabilirler, Tayyip Erdoğan’ın hakkı ve hakikati kırmasına engel olamazlar. Biz kimsenin tehditlerine boyun eğmeyiz. Kimsenin zorbalıklarına ‘eyvallah’ etmeyiz. Eli kanları canilerin provokasyonlarına da gelmeyiz. Şunu herkes çok iyi bilsin ve idrak etsin; biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık’’ ifadelerini kullandı.

‘SİYASİ PARTİ GÖZETMEKSİZİN MİLLETİMİZİN SERGİLEDİĞİ DİK DURUŞU ÇOK KIYMETLİ BULUYORUM’

Erdoğan, kendilerinin bugüne Hakk’ın ve halkın desteğiyle geldiklerini belirterek konuşmasına şöyle devam etti:

"Bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu ama yanıldılar. Bizi rahmetli Menderes’in ve arkadaşlarının akıbetleri ile tehdit edenler oldu, avuçlarını yaladılar. Bizi terörle, sokak terörü ile darbeyle devirmek isteyenler oldu, hepsini bozguna uğrattık. Üstümüze saldıkları ne kadar piyon varsa tamamını ya meydanlara ya da dağlara gömdük. Neredeyse yarım asrı bulan siyasi tarihimiz boyunca korkuyu yanımıza hiç yaklaştırmadık. Bugün de aynı yerdeyiz. Dimdik ayaktayız. İsrailli yetkililerin küstah açıklamaları karşısında son 2 gündür siyasi parti gözetmeksizin, milletimizin fertlerinin sergilediği dik ve dirayetli duruşu çok kıymetli bulduğumu özellikle vurgulamak istiyorum.

Buradan şu gerçeği bir kez daha ilan ediyorum; Türkiye olarak bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan Musevilere kucak açtıysak, Hitler’in toplama kamplarından kaçan Yahudilere nasıl kol kanat gerdiysek, bugünde mazlum ve mağdurların yanındayız. Bizim için zalimin de mazlumun da kimliğinin bir önemi yoktur. Türkiye tüm imkanlarıyla, tüm kapasitesi ile elbette hiçbir ihtimali göz ardı etmeden mazlum Filistin halkının yanındadır, birileri rahatsız olsa da bu vicdanlı tavrını sonuna kadar koruyacaktır.’’

‘PARİS 2024 OLİMPİYAT OYUNLARININ AÇILIŞINDA SERGİLENENLER TEHDİDİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ’

Erdoğan, insana ve insani değerlere yönelik savaşın birçok alanda şiddetini artırarak devam ettiğini ifade ederek şunları söyledi:

"Şu bölüm çok hassas, çok önemli; Paris 2024 Oyunlarının açılışında sahnelenen ahlaksızlık, karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Macron beni davet etti. Ben de gelebileceğimi söyledim. 13 yaşındaki torunum ‘dede gitme’ dedi. ‘Niye?’ dedim. ‘Orada, LGBT gösterisi yapacaklar’ dedi. Çıkardı bana Instagramdan o görüntüleri; ‘Tamam kızım, gitmeyeceğim’ dedim. Ya düşünebiliyor musunuz insanları birleştirmesi gereken bir uluslararası spor etkinliği maalesef insanlığa, fıtrata ve insanı insan yapan değerlere düşmanlıkla açıldı. Bakınız bizim inancımızda insan yaratılmışların en şereflisidir.

İnsanın bu dünyadaki çabası yüksek bir ahlak üzerine yücelmektir. Paris’te yapılmak istenen ise eşrefi mahlukat olan insanı Esfel-i safiliğine yani hayvanlardan dahi aşağı seviyeye çekme projesidir. İlk fırsatta Sayın Papa’yı da bununla ilgili arayacağım. Onunla Hristiyan âlemine ve tüm Hristiyanlara karşı yapılan ahlaksızlığı paylaşacağım. Olimpiyatlar insan tabiatını bozan, aileyi ifsat eden, nesillerin emniyetini ve bekasını tehdit eden sapkınlığa alet edilmiştir. Olimpiyatların uluslararası etkisi kullanılarak en masum varlıklarımız olan çocuklarımız iğrenç bir şekilde hedef alınmıştır."

‘KİMİ UMURSAMAZLIKTAN KİMİ KORKUDAN LGBT LOBİSİNE SES ÇIKARAMIYOR’

Erdoğan, 2024 Paris Olimpiyat Oyunlarının açılışında yaşanılanlara tepkisine devam ederek, ‘’Paris’teki rezil sahne sadece Katolik âlemini, sadece Hristiyan dünyasını değil, en az onlar kadar bizi de rencide etti, bizde de infial oluşturdu. Macaristan Başbakanı Sayın Victor Orban’ın verdiği haklı tepkiyi takdirle karşıladık. Esasında kutsala yönelik bu apaçık saldırı karşısında daha fazla liderin, daha fazla siyasetçinin sesi çıkması gerekiyordu. Maalesef bunu göremiyoruz. Kimi umursamazlıktan kimi korkudan kimi siyasi kariyeri uğruna LGBT lobisine ses çıkaramıyor. Biz çıkarıyoruz. CHP çıkarmasa ne yazar DEM çıkarmasa ne yazar. En küçük bir eleştiriye dahi tahammülü olmayan bu lobi Avrupa ve Batı dünyasını tamamen esir almış durumda.

LGBT lobisi giderek daha da pervasız hale gelirken eş zamanlı olarak insanlık büyük bir kuşatmayla karşı karşıya bırakılıyor. Küresel ölçekte bu korku iklimini oluşturuyorlar. Burada şunu vurgulamak durumundayım; karşımızda sadece bir yönelim yok. Doğrudan çocuklarımızı hedef alan faşizan bir dayatma var. Normale, fıtrata, aileye, insan nesline yönelik çok boyutlu, çok kapsamlı, çok acımasız bir savaş yürütülmektedir. İslamofobi ile İslam’a savaş açanlar LGBT sapkınlığı üzerinden kutsal olan ne varsa hepsine birden savaş ilan etmişlerdir.

LGBT sapkınlığını özgürlük olarak lanse edenlerin başörtülü sporculara tahammül edememesi bunların kafalarındaki özgürlük tarifini de ortaya koymaktadır. Fransa, Fransız sporcuların içerisinde başörtülü olanlar varsa onların müsabakalara katılmasını engellemiştir. Bu nasıl bir mantık? Nasıl bir anlayış? Ben, Fransa’da yaşayan Faslı, Cezayirli, Tunuslu vesaire bütün oranın halkına bu konuda niçin tavır koymazlar veya koymadılar bunu anlamakta zorlandığımı ifade etmek isterim’’ dedi.

'DEM’İ ANLIYORUZ DA CHP’NİN BU PROJEYE NİYE DESTEK VERDİĞİNİ ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUZ'

Erdoğan, bunların sadece İslam’a ve Müslümanlara değil, fıtri olan, kutsal olan her şeye düşman olduklarını ifade ederek, “Paris skandalı bu gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkarmıştır. Cinsiyetsizleştirmek demek insan soyunu bozmak demektir. Akıl ve insan sahibi herkesin LGBT zorbalığına karşı direnmesi ulvi bir görevdir. Biliyorsunuz AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak, bu konudaki duruşumuzu çok net biçimde ortaya koyduk. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde birileri sırf iktidara gelmek adına bunlara şirinlik yaparken, biz ailenin korunmasından yana çok güçlü bir tavır aldık. Bugün dünden daha kararlıyız. Bugün dünden daha dikkatliyiz.

Sapkın akımlarla ve bunları insanlığın başına bela eden küresel güçlerle mücadelemizi tavizsiz şekilde sürdüreceğiz. Tabii burada şunu da söylemeden geçemeyeceğim; cinsiyetsizleştirme projelerinin ülkemizde hamiliğini bölücü örgütün siyasi uzantılarının ve CHP’li belediyelerin üstlenmesi gerçekten ibret vericidir. Türkiye’ye karşı her taşın altından çıkan DEM’i anlıyoruz da CHP’nin bu projeye niye bu kadar hevesle destek verdiğini açıkçası anlamakta zorluk çekiyoruz. Paris’te sahnelenen rezaletin herkesin gözlerini açacağına, hepimiz için bir uyanış, bir toparlanma vesilesi olacağına inanıyorum’’ diye konuştu.

‘KANUN TEKLİFİNİ MECLİS GENEL KURULU’NDA KABUL EDEN TÜM MİLLETVEKİLLERİMİZİ TEBRİK EDİYORUM’

Erdoğan son olarak, ‘’Dün gece yoğun ve yorucu bir mesainin ardından sahipsiz hayvanlara yönelik kanunun teklifini Meclis Genel Kurulu’nda kabul eden tüm milletvekillerimizi tebrik ediyorum. Muhalefetin tüm kışkırtmalarına, tamamı yalan ve çarpıtma üzerine kurulu kampanyalarına rağmen, Milletin meclisi bir kez daha Milletin sözünü dinlemiş, sessiz çoğunluğun çığlıklarına kulak tıkamamış çocuklarımızın feryatlarına bir gani kalmamış son derece kritik bir sınavı alnının akıyla vermiştir.

Gerek yasa teklifinin hazırlık aşamasında gerekse komisyon ve genel kurul saatinde emeği geçen tüm arkadaşlarımıza, AK Parti grubuyla birlikte Milliyetçi Hareket Partisi grubuna, sivil toplum kuruluşlarımıza, ailelerimize ve medya mensuplarımıza buradan teşekkür ediyorum. Milletimizin acil çözüm beklediği konuların başında gelen başıboş köpek meselesini hükümet, yerel yönetimler ve hayvanseverlerle el ele vermek suretiyle inşallah kısa sürede hal yoluna koyacağız’’ dedi.