Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreni ve IASAJ Seminer Kapanış Toplantısı"nda açıklamalarda bulundu. Konuşmasında yeni anayasayla ilgili mesajlar veren Erdoğan, "Vesayetçilerin 27 Mayıs 1960 darbesiyle Türkiye'nin ayağına vurduğu 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir" dedi.

"ÖNCELİKLERİMİZDEN HİÇBİR TAVİZ VERMEDİK"
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Danıştay'ımız 35 yılı aşan birliğe üyelik döneminde Türkiye'yi başarıyla temsil etmektedir. 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu ilk üstlendiğimizde adaleti 4 önceliğimizden biri olarak ilan etmiştik. Bu önceliklerimizden hiçbir taviz vermedik.

Bugün yüksek yargı organlarımızın hepsi modern, ferah, görkemli, her türlü ihtiyacın gözetildiği binalarda milletimize hizmet veriyor. Türkiye adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyor.

"PRANGALARIN SÖKÜLÜP ATILMA VAKTİ ARTIK GELMİŞTİR"
Cumhuriyetimizin 100. yaşını bir anma etkinliğinden öte yeni reform hamlelerimizle hak ettiği şekilde kutlamak istiyoruz. Son bir asrın kapsamlı muhasebesini yaparken aynı zamanda milletimizin demokratik kazanımlarını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizin tepesinde ülkemizi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin 27 Mayıs 1960 darbesiyle Türkiye'nin ayağına vurduğu 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur.

"85 MİLYONUN TAMAMININ KIRMIZI ÇİZGİLERİ HARİÇ HER KONUYU GÖRÜŞÜRÜZ"
Pazar günü Meclisimizde yeni anayasaya dair yapıcı tavrımızı ve beklentilerimizi ortaya koyduk. 85 milyonun tamamının kırmızı çizgileri haricinde her konuyu görüşmeye, tartışmaya açık olduğumuzu ifade ettik. Yeni dönemde milletimize verilecek asıl müjde Türkiye'yi sivil, kuşatıcı, özgürlükçü bir anayasaya kavuşturmaktır. Uzun yıllar sonra ilk kez yeni anayasa konusunda parlamento ve kamuoyumuzda oluşan müspet atmosferi çok kıymetli görüyoruz.

Vatanımızın bekasına tehdit oluşturanlar bu pervasızlıklarının hesabını yargı önünde mutlaka vermek zorundadır. Türkiye dünyanın en eli kanlı terör örgütleriyle mücadele eden bir ülkedir. Ülkemiz aynı zamanda jeostratejik konumuyla küresel güç kavgalarının odağında ve doğrudan hedefindedir. Güvenliğimizi tehdit eden hiçbir meselenin sadece yerel dinamiklerden kaynaklanmadığını çok iyi biliyoruz. Suriye'nin kuzeyindeki terör yapılarına verilen aleni destek bunun en somut örneği.

"BU MÜSAMAHAKAR TAVRI BİZ GERÇEKTEN ANLAYAMIYORUZ"
Ülkemizde darbe suçu işlemiş, terör eylemlerine bulaşmış firari şahısların Batı ülkelerinde siyasi sığınmacı maskesi altında korunup kollanması da bunun başka örneğidir. Son günlerde bazı mahkemelerin de maalesef buna alet olduğunu veya edildiğini görüyoruz. Eli kanlı canilere gösterilen bu müsamahakar tavrı biz gerçekten anlayamıyoruz. Klasörler dolusu delile rağmen terör elebaşılarına yönelik hiçbir adım atılmamasını ne kendimize ne milletimize izah edemiyoruz. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca hiçbir sınır tanımayanların bizim tamamen hukuk çerçevesinde soğukkanlı şekilde yürüttüğümüz mücadeleyi eleştirmeleri apaçık bir çifte standart. Dağdaki, kamptaki veya sınır dışındaki teröristle mücadele elbette kolay değil. Ama çok daha zor olanı devletin kılcallarına kadar sızmış olan cübbeli, üniformalı, kravatlı teröristlerle mücadele etmektir.

"TAZİYE VE KINAMA MESAJLARI ANLAMLI AMA YARAMIZA MERHEM OLMAZ"
Biz dostlarımızdan ve adaletin tecellisi için çalışan tüm kurumlardan şunu bekliyoruz: Yaşadığımız her terör eylemi sonrasında ilettiğiniz taziye ve kınama mesajları şüphesiz anlamlıdır, değerlidir. Ama ülkemizin PKK'dan FETÖ'ye kadar envaiçeşit terör örgütüne karşı sürdürdüğü mücadelesinin başarıya ulaşması için asla yeterli değildir.

Önceki gün Meclisimizin açılışına denk getirilen menfur bir terör eylemi oldu. Polisimizin etkin ve süratli müdahalesi sayesinde teröristler emellerine ulaşamadan etkisiz hale getirildi. Yapılan soruşturma neticesinde bu 2 teröristin bir başka ilimizde aracını gasbettikleri ve 6 aylık bebeği olan bir sivil vatandaşımızı şehit ettiği ortaya çıktı. Yani her açıdan vahşi, alçak, canice bir saldırıyla ve buna teşebbüs eden bir terör örgütüyle karşı karşıyayız.

Şayet bu caniler etkisiz hale getirilmeseydi ve bir şekilde yurt dışına kaçmış olsalardı siyasi sığınmacı denilerek korunacak, birileri tarafından adeta baş tacı edilecekti. Bugün terör eylemini kınayan dostlarımızın bir kısmı maalesef o zaman iade taleplerimize kuvvetle muhtemel olumlu cevap vermeyecekti. Bunu iddia olarak değil, 40 yıllık bölücü terörle ve 10 yıllık FETÖ'yle mücadelemizde sık sık karşılaştığımız bir vakıa olarak ifade ediyorum. Acımızı paylaşan dostlarımızdan kınama mesajlarıyla birlikte artık daha somut adımlar görmek istiyoruz. Diğer türlü, yapılan açıklamaların yaramıza merhem olmayacağı bilinmeli. mynet

Editör: Arif Karakaş