Dünyanın en önemli deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya kuşağı üzerinde yer alan Türkiye, tarih boyunca çeşitli büyük depremlere şahitlik etti. 

Ülkemizde son olarak 11 ili etkileyen ve son yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıkıcı etkisi hala devam ederken, en fazla gündeme getirilen konulardan biri de afet yönetimi oldu.

Ülkemizin, karmaşık jeolojik yapısı ve jeodinamik konumundan dolayı çok sayıda aktif fay bulunduğunu belirten Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Ali Kılıçer, afet yönetiminde kurumların ortak hareket etmeleri halinde sağlanacak desteğin önemine vurgu yaptı.

Afet yönetiminde kurumların interaktif bir süreç yürütmesi gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Ali Kılıçer, “Afet yönetimine bütüncül yaklaşmak lazım, bundan kasıt; tipik olarak afet yönetimi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile AFAD Başkanlığı bünyesinde bulunan bir yapı olarak görülüyor. Afet yönetiminin esas paydaşlarından biri de hukuktur. Hukuki anlamda düzenlemeler ne kadar iyi yapılırsa, ülkemizde afet tabanlı hukuk sistemi oluşturulursa, devamında da her şey usulüne uygun şekilde yapılır.” diye konuştu.

Alikilicervandepremi1

“GEREKLİ YASALAR YÜRÜRLÜĞE GİRERSE DERS VERECEK DURUMA GELİRİZ”

Doç. Dr. Kılıçer, “Yeni bir düzenleme yapılmadıysa eğer; afetlerden dolayı meydana gelen ölümlerde, ilgili şahıslar taksirle insan öldürme ile yargılanıyor. Bunun sonucunda da örneğin iki kişi hayatını kaybettiyse 5 ila 7 yıl, ikiden fazla kişi hayatını kaybettiyse de 7 ila 12 yıl hapis cezası oluyor ama bunlar maalesef ki caydırıcı değil. İhmallerin önüne geçmek için de ilgili firma ya da kurumlar belediyeler tarafından çağırılarak ve bina ile ilgili afetlerden kaynaklanan herhangi bir kaza meydana geldiğinde kesin ve katı kurallar ile uyarılmalı, yasa gereği insan öldürme ile yargılanmalı. Afet yönetimi, risk analizi ve buna benzer durumlarda tüm kurumlar son derece katı kurallarla işleyişi gerçekleştirirse Japonlar değil bizler Japonlara afet yönetim sistemine dair ders verecek duruma geliriz.” ifadelerine yer vererek, afet riski yüksek ülkelerdeki katı kurallara da değindi. 

Van YYÜ Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Ali Kılıçer, “Hepimiz Japon disiplinini övüyoruz ama asıl mesele Japonların afet yönetim alanlarındaki katı sert kanunları konuşulmalı, bu kanunlar ile beraber afetlerde ölüm oranı düşük ya da sıfır oranında oluyor. Bizim de bu sistemi Türkiye’de uygulamamız lazım, afet yönetimine ilişkin kanunlarımızı mutlaka revize etmeliyiz, bu durumda herkes kanunlara uymak zorunda kalacak.” dedi.  

“VAN DOĞAL AFETLERİN TAM GÖBEĞİNDE YER ALIYOR”

Van’ın birçok afetin göbeğinde yer alan bir kent olduğunu aktaran Kılıçer, “Afet yönetiminde risk taşıyacak tüm durumlar için gerekli yaptırımlar uygulanmaya başlanırsa daha doğrusu işlevsel hale getirilirse ki bunun için de yönetmelik ve kanunun yanı sıra denetleme birimlerine de iş düşüyor. Denetleme birimleri, yapı denetim firmaları, denetleme sistemleri gibi mekanizmaların da üzerine çok şey düşüyor. Afet yönetimi bizim en büyük gerçeğimiz, Van doğal afetlerin tam göbeğinde yer alıyor. Van aynı zamanda deprem, çığ, toprak kayması gibi birçok doğal afete maruz kalmış, jeolojik, jeomorfolojik, topografik, hidrojeolojik, meteorolojik, coğrafik ve iklimsel unsurlar sebebiyle de maruz kalmaya devam edecektir, bundan dolayıdır ki tüm afet alanlarına yönelik el birliğiyle çalışmalarımızı yürütmeliyiz.” diyerek kurumların ortak hareket etmesinin önemine vurgu yaptı.

Kaynak: WanHaber / Fatma Öztürk