DELEGE BEY’E MARUZATIMDIR…
Sevgili Delege Bey;
İsminizi bilmediğim için zat-ı âlinize sıfatınızla hitap etme cüretinde bulunuyorum. Lütfen tevazu gösterip “estağfurullah efendim” demeyiniz. Siz ne kadar tevazu gösterseniz de fırkanızın ali makamlarınca tevazu, tepelere haram tabana farz kılınmış olup,biz vatandaşlara düşense bu ali iradeye boynumuzu kıldan ince bir forma sokuben uzatıvermektir.Ben fakir kimim ki bu fani dünyada?
Delegasyonunu oluşturduğunuz Milliyetçi Hareket Partisi’nin -bu gidişle iktidar yüzü görmeden ölecek-seçmen taifesinden bir kardeşinizim. Fırkanızın demirbaş kayıtlarında adımız mevcut değilse de her seçim aynı adamları aynı adamlar olarak seçtiğimizden mütevellit kayıt işleminin tamamlanması da yakındır inşallah. “Değişim isteyen onursuzdur!” diye kükreyen-birinci hayatında Halet Efendi olma ihtimali yüksek olan- muhterem büyüğümüzün biz fukara seçmenlere – taş,odun,kereste vesaire kabilinden….-birer nesne payesi biçmesinden sonra iradesi haram olan kul taifesinden birisi olarak korkuyla ağzımdan “maazallah” yerine“inşallah” çıkıverdi birden bire… “Ben de insanım abi…” diyeceğim ama...?
Saygıdeğer Delege Bey, biliyor musunuz ki bu satırları size ne için yazıyorum? Doğru bildiniz ama cevabınız eksik efendim: “Evet Koray Bey’i destekliyorum, bu demokratik yarışta. Lakin maksadım –hâşâ- size empozede bulunmak değildir. Çünkü bunun benim haddime olmadığını bilirim. Çünkü sizin de benim gibi tepelerdeki ulu kişilerce nesne olarak görüldüğünüzü bilirim. Ben seçmenim nesne muamelesi görüyorum; siz ise benim adıma kullandığınız irade nedeniyle nesne muamelesi görüyorsunuz.Hep aynı adamlarla hep aynı adamları seçmeye ve bir arpa boyu yol gitmemeye mahkûm edilmiş daha doğrusu kendi kendini mahkum etmiş iki kader kurbanıyız aslında. Maksadım sizinle dertleşmektir.
Hani derdik ya henüz saçlarımıza akların düşmediği delikanlı çağlarımızda:“ben milletim uğruna adamışım kendimi/Bir doğrunun imanı bin eğriyi düzeltir/Ölüm Azrail olsa ben hakkı tutacağım/ Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.”
İnsanlarımızı, milletimizi; bitmeyen hak ve adalet arayışını maksadına ulaştırıp ileriye taşıyacak hayallerimizden bile kovulmaya çalışılan hudutlarımızın dışındaki Türkleri de “hürriyetlerine” kavuşturacaktık.Y ani o kadar güçlü ve hür olduğumuza inanmıştık. Oysa şimdi kendi oy verdiğimiz, ideallerimizi temsil etsinler diye yüce meclise gönderdiğimiz ağabeylerimiz “değişim isteyen onursuzdur” buyurarak “hür irademizi “ ilga etmeye yeltenmektedirler. Yoksa kendilerine kölece kulluk etmemizin bizi özgürleştireceğine dair kıymeti sahibinden menkul bir inanca mı sahipler? Eğer böyle ise hatırlatmak isterim ki ;”sadece Allah’a kulluk özgürleştirir. O da hakkını verebileni, yoksa kula kullukla karıştıranı değil.”
Aziz Delege bey,
Canından aziz bildiğin vatanında milletin ahval-i şeraiti ortadadır. Kaynağını Türk –İslam ülküsünden alan Türk milliyetçiliği fikrine inandığın için yıllardır bu idelin siyasi teşekkülü olan MHP’yi sırtında taşımaktasın. Vefalı ve cefakarsın. Çok defa sana sorulmadan diğer sağ partilerin çürümüş kadrolarını senin sırtından vekil yapmalarına bile, içinden derin bir “lahavle” çeksen de “görelim hikmetini” anlayışı ile onay verdin. Ve hep birlikte umutla beklediğimiz “derin bilgeliğin” hikmeti görüldü netekim:Türk milletinin anayasadan adını silmeye ahd etmiş ve açık açık bu coğrafyadaki bin yıllık egemenliğini tartışma konusu yapan bir gücün yedeği olmayı “bilgelik” devlet adamlığı diye kutsayan bir acziyet siyaseti.
Delege Bey;
Sen her zaman seni yok sayanlara dersini verdin. Senin hikâyen “vatan, millet ve bayrak” uğruna adanmış bir hayatın hikâyesidir.
Kullanacağın oy ile cefasını çektiğin MHP’yi ya bir siyasi parti olarak, yurdunun her köşesinde varlığına yönelen tehditlere akacak bir siyasi kadro bulamadığı için şimdilik ayyıldızlı bayrağı sallamakla tepki veren milletinin içine sürüklendiği beka krizine çözüm üretecek muktedir bir güç yapacaksın ya da… Öbür ihtimali sana yakıştıramadığım için yazmıyorum.
Delege Bey;
Elini vicdanına koyacaksın, koymak zorundasın. Biz fukara seçmenlerin senden tek dileğimiz budur. Unutma ki bugün sen Sivas Kongresinde oy kullanan delegelerin kıymetindesin. Ya mandayı tercih edip millet varlığını hedef alanların gaz alma teçhizatı olacaksın ya da İstiklali tercih edip-ki Bozkurdun karakteridir-milletine yönelik küresel kuşatmayı kıracaksın.
Son defa bir kardeşin olarak diyorum ki; mesele ne Devlet Bey ne Koray Bey meselesidir. Mesele ülkücü hareketin ve Türk milletinin hayat memat meselesidir. Bu fakir hiçbir zaman kişici olmadı. her iki aday da bizim için saygın ve değerli ağabeylerimizdir. Hangisi ile başarabileceğimize, büyüyebileceğimize inanıyorsan; -lütfen sana baskı yapma küstahlığını hak olarak gören zorbalara inat-ona oyunu ver.
İstiklal ve adalete âşık vicdanına saygılarımla arz ederim…