Tarih, 6 Aralık 1997…

Recep Tayyip Erdoğan, Siirt'te düzenlenen bir açık hava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler sebebiyle kendisine açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırılıyor.

Belediye başkanlığı görevinden ayrılarak 26 Mart 1999'da cezaevine giren Erdoğan, burada 4 ay 10 gün kalıyor.

24 Temmuz 1999'da tahliye edilen Erdoğan, 14 Ağustos 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kuruyor.

Cezaevindeki günlerini unutmadı
Aradan yıllar geçse de okuduğu bir şiir yüzünden dört duvar arasına hapsolan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı döneminde de o günleri hiç unutmadı.

Dün Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ’da art arda mitingler yapan Cumhurbaşkanı, yine binlere hitap etti.

Bugün de o mitingde kendisine gösterilen teveccühten dolayı memnuniyetini dile getiren Erdoğan, özellikle Kırklareli’nin kendisi için önemini bir kez daha hatırlattı.

"Yüz binlerin bizi Pınarhisar Cezaevi’ne yolcu ederken..."
Twitter hesabından bir paylaşım yapan Cumhurbaşkanı, şunları söyledi:

Dün Batı'daki uç beylerimiz, serhat şehirlerimiz, sarsılmaz kalelerimiz olan Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ’da milletimizle kucaklaştık, hasret giderdik. Trakya'nın, özellikle Kırklareli’nin bizde ve siyasi hareketimizde çok farklı, özel bir yeri var. Okuduğumuz bir şiir yüzünden haksız şekilde cezalandırıldığımızda, Kırklareli bizi Pınarhisar’da misafir etti. Yüz binlerin bizi Pınarhisar Cezaevi’ne yolcu ederken döktüğü gözyaşlarını hiçbir zaman unutmadık.

"Vicdanlı duruşu hiçbir zaman unutmadık"
Birileri gazete manşetlerinden bize siyasi ömür biçerken milletimizin bu adaletsizliğe karşı gösterdiği vicdanlı duruşu hiçbir zaman unutmadık. Kırklareli’nin ve tüm Türkiye’nin bize nasıl sahip çıktığını unutmadık. Bizi attıkları o zindan, Allah’ın takdiriyle “Medrese-i Yusufiye’ye”, bir okula dönüştü, yeni bir yolculuğun ilk adımı oldu. Partimizin ufkunu orada çizdik, Türkiye’ye dair hayallerimizi orada somutlaştırdık, gelecek vizyonumuzu orada şekillendirdik.

"Çok isteyip de yapamadıklarımız olmuştur"
Rabbimizin yardımı, milletimizin desteğiyle 3 Kasım 2002 seçimlerinde “Anadolu İhtilalini” gerçekleştirdik. Milletimizin iradesine vurulan vesayet zincirlerini; kriz, kaos, darbe ve siyasi istikrarsızlık prangalarını tek tek parçaladık. Elbette her insan gibi bizim de gerçekten çok isteyip de yapamadıklarımız olmuştur. Bürokratik oligarşinin takoz koyduğu, muhalefetin engel çıkardığı, marjinal örgütlerin sabote ettiği projelerimizi saymaya kalksak, bitiremeyiz.

"Bizim şarkımız da, millete hizmet aşkımız da hiç bitmez"
Ama biz bu takoz siyasetine teslim olmayarak, ülkemizi eserlerimizle adeta nakış nakış dokuduk. 14 Mayıs'tan sonra da Türkiye’yi büyütmek ve güçlendirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Aziz milletimize hizmetkâr olabilmek için daha fazla ter dökecek, daha çok koşturacağız. Bizim şarkımız da, millete hizmet aşkımız da hiç bitmez.

Ensonhaber