Diyarbakır'da 19 gün boyunca kaybolduktan sonra 8 yaşındaki Narin Güran'ın cesedinin bulunması, ülke genelinde büyük bir üzüntü ve şok etkisi yarattı. Narin'in cansız bedeni, üç gün boyunca arama yapılan dere yatağında, çuval içinde ve büyük taşlarla kapatılmış halde bulundu. Bu gelişme, hem aileyi hem de toplumun çeşitli kesimlerini derinden etkiledi. Olayın ardından İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulundu. Ancak üç bakanın mesajlarında dikkat çeken bir ortak nokta, aileye başsağlığı dilememeleri oldu.
Bakanlar neden aileye başsağlığı dilemedi?
Bu soru, birçok kişinin kafasında yer etmiş durumda. Narin Güran'ın ölümünden sonra bakanların aileye taziye dilememesi, bazı yorumcular tarafından olayın ciddiyeti ve soruşturmanın gidişatı ile ilgili bir işaret olarak değerlendirildi. Üç bakanın da aynı şekilde davranması, kamuoyunda "acaba aile içinde bir şüpheli mi var?" sorusunu gündeme getirdi. Bu durum, özellikle olayın soruşturma sürecinin karmaşık yapısını gözler önüne seriyor.
Bakanların açıklamaları ne içeriyordu?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın açıklaması
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, "Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi'nde kaybolan Narin kızımızın maalesef cansız bedeni Jandarma ekiplerimiz tarafından bulundu. Narin kızımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Başımız sağ olsun," ifadelerini kullandı. Ancak burada dikkat çeken nokta, aileye doğrudan bir taziye iletmemesiydi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un mesajı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi'nde kaybolan Narin Güran evladımızdan gelen acı haber hepimizi derinden üzdü. Narin kızımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Sorumlu olanlar adalet önünde hesap verecektir," şeklinde bir açıklama yaptı. Burada da taziye ifadesinin eksik olduğu gözlemlendi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın ifadeleri
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ise "Diyarbakır Bağlar'da kaybolan evladımız Narin'in maalesef cansız bedenine ulaşıldı. Narin yavrumuzun mekanı cennet olsun. Sorumluların en ağır cezayı alması için Bakanlık olarak sürecin bizzat takipçisi olacağız," dedi. Bu açıklamada da aileye başsağlığı dilekleri yer almadı.
Tüm şüpheler aileye mi çevrildi?
Olayın gelişmesi üzerine yapılan yorumlarda, gazeteci Emrullah Erdinç, "Tüm şüpheler aileye çevrildi," diyerek dikkat çekti. Amcanın daha önce verdiği şüpheli ifadeler ve aracında bulunan DNA örnekleri, soruşturmayı daha da karmaşık hale getirdi. Erdinç, "Amca mı öldürdü, cinayeti mi biliyordu, bunlar soruşturmayla ortaya çıkacaktır," ifadelerini kullandı.
Narin'in kaybolma süreci ve son gelişmeler
Narin Güran, 21 Ağustos’ta, Kur'an kursuna gittiği sırada kaybolmuştu. Ailesi, kendi imkanlarıyla arama yapmaya çalıştıktan sonra, durumu yetkililere bildirmişti. İlgili ekipler, mahalledeki evler ve köy girişlerindeki araçlar üzerinde arama gerçekleştirmişti. Ancak arama çalışmalarının ardından Narin’in amcası ve ağabeyi gözaltına alındı. Amcası, DNA örnekleri ile bağlantılı olarak tutuklandı ve Narin'in cesedinin bulunduğu yerin yakınında, olayla ilgili şüpheler yoğunlaştı.
Narin Güran'ın ölümü, sadece bir kayıp değil, aynı zamanda toplumda derin yaralar açan bir olay haline geldi. Bakanların açıklamalarındaki ortak nokta, aileye başsağlığı dilememeleri, soruşturmanın seyrini ve yaşananları daha da karmaşık hale getiriyor. Bu durum, soruşturmanın ilerleyen aşamalarında nasıl gelişeceği konusunda kamuoyundaki endişeleri artırıyor. Narin'in kaybı, sadece bir bireyin trajedisi değil, aynı zamanda adaletin sağlanması için bir çağrı niteliği taşıyor.