Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hakimlere Yönelik Arabuluculuk ve Tahkim Bilgilendirme Semineri’ne katıldı. Ankara’da bir otelde düzenlenen semineri birçok yargı mensubu takip etti.
Bakan Tunç, konuşmasında Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ile Adalet Bakanlığı iş birliğiyle yürütülen “Türkiye’de Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Geliştirilmesi Projesi” kapsamında düzenlenen “Hakimlere Yönelik Arabuluculuk ve Tahkim Bilgilendirme Semineri” hakkında bilgi verdi.
Tunç, son 21 yılda sağladıkları güven ve istikrarın, ülkeyi sürekli büyüyen bir ekonomi haline getirdiğini söyledi. Bu büyümeyle de ticari ilişkiler, sosyal ve ekonomik hayat gelişirken bu gelişimin sonucunda yeni hukuki ilişkiler ve kurumlar da ortaya çıktığını vurguladı.
Bunun sonucunda mahkemelerin iş yükünü arttırdığını belirten Bakan Tunç, tüm dünyada her geçen gün hukuk sistemlerinde yerini alan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin, Türkiye’de de genişleyerek yerini almaya devam ettiğini ifade etti.
Arabuluculuk hakkında bilgi veren Tunç, “Uyuşmazlıkların çözümünde, adalet gayesine uygun çatışma önleme ve ihtilafların çözümü yöntemlerine ihtiyaç artmıştır. Arabuluculuk; tarafların dostane bir şekilde, barışçıl bir yöntemle, uzlaşarak haklarına az masrafla daha kısa sürede kavuşmasını sağlayan bir yöntemdir. Ve böylece yargının da iş yükünü azaltan, bu nedenle yargının da kalitesine katkı sunan bir mekanizmadır” şeklinde konuştu.
“Kiracı, kiraya veren uyuşmazlıkları barışçıl yollarla çözecektir”
İlamsız icra yoluyla tahliye hariç kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıklar için zorunlu arabuluculuk sisteminin getirildiğini söyleyen Tunç, “Müzakereyle çözüme kavuşturulmaya uygun olan taşınmaz kirasına ilişkin uyuşmazlıkların da kazan kazan ilkesi doğrultusunda çözümlenmesi için önemli bir adım attık.
Bu sayede, toplumun hemen hemen her kesiminin gerek kiracı gerekse de kiraya veren olarak dahil olabileceği söz konusu uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözülerek ticari ve sosyal hayata katkı sağlanmış olacaktır. Söz konusu düzenleme ile kiracı kiralayanın yaşayabileceği ihtilafları büyümeden barışçıl şekilde çözülmekte ve toplumsal barışa katkı sunulmaktadır” ifadelerine yer verdi.
“Arabulucuya başvuru sayısının 129 bin 259”
Uyuşmazlıklarda arabuluculuk sistemini getirdiklerini belirten Tunç, kira davalarında arabulucuya başvuru sayısının 129 bin 259’u bulduğunu, bu başvurulardan 69 bin 239’unun anlaşma ile sonuçlandığını kaydetti. Tunç, ardından şöyle devam etti:
“Bu da demek oluyor ki; 138 binden fazla vatandaşımızın uyuşmazlığını, yargıya taşımadan barışçıl yolla çözümlenmesini sağlamış oluyoruz. Hatta söz konusu sayıya kiracıların aile bireylerini de katarsak bu sayı çok daha fazla olacaktır. Sayılar bize anlaşma sayısının, anlaşmama sayısından fazla olduğunu gösteriyor.”
“Arabuluculuğa 172 bin 444 başvuru yapılmıştır”
7. yargı paketi ile birlikte arabuluculuk konularına değinen Tunç, “Ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarından kaynaklı 32 bin 647 başvuru, kat mülkiyeti uyuşmazlıklardan kaynaklı 7 bin 511 başvuru, komşuluk hukuku uyuşmazlıklardan kaynaklı 2 bin 590 başvuru, tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı 437 başvuru, buna az önce bahsettiğim kira uyuşmazlığından kaynaklanan 129 bin 259 başvuruyu eklersek toplam 172 bin 444 başvuru yapılmıştır” dedi.
“Başarı oranı yüzde 67’dir”
Arabuluculuğa ilişkin tüm başvuru sayıları hakkında bilgi veren Tunç, “İhtiyari ve zorunlu arabuluculukta 2013’ten bu yana toplamda; 5 milyon 486 bin başvuru yapılmış, 3 milyon 573 bin 900’ü anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu noktada başarı oranı yüzde 67’dir.
Bu oran büyük bir başarıyı ortaya koymaktadır. Yılda, bir mahkemede ortalama 500 dosyanın karara bağlandığını kabul edersek, 650 mahkemenin iş yüküne denk gelmektedir” diye konuştu.
“Arabuluculuk sisteminde toplum kazanmaktadır”
Devam eden süreçte de arabuluculuk sisteminin kapsamını genişleteceklerini aktaran Tunç, “Çünkü arabuluculuk sisteminde, yalnızca bir taraf değil, her iki taraf da kazanmaktadır. Toplum kazanmaktadır. Toplumsal huzur ve barış kazanmaktadır. En nihayetinde insanımız, milletimiz kazanmaktadır. Aynı zamanda arabuluculuk yargının iş yükünün azalmasına katkı sunmaktadır. Adalete olan güven artmaktadır” ifadelerine yer verdi.
Farklı bir alternatif uyuşmazlık yöntemi olan tahkim hakkında da konuşan Tunç, şunları söyledi:
“Tahkimde taraflar; kendi aralarında anlaşarak hakemleri tayin edebilecekleri gibi mahkemece ya da bir tahkim merkezince hakemin belirlenmesi yolunu da tercih edebilirler. Tahkimde en önemli özellik, uyuşmazlığın, o uyuşmazlık konusunda uzman, alanda tecrübeli hakemler vasıtasıyla ve yasa ile belirlenen kısa sürelerde çözülmesidir.
Kanunun emredici hükümleri saklı kalmak üzere, taraflar tahkimde uygulanacak yargılama kurallarını da serbestçe belirleyebilirler. Bu nedenlerle tahkim yargılaması hızlı, sade ve esnek bir yargılamadır.”
“Vatandaşlarımızın adalete en hızlı ve en kolay ulaşması adına, çok büyük adımlar attık”
Arabuluculuk ve tahkimin, ekonomi ile yatırıma etkisinden bahseden Tunç, “Hem arabuluculuk hem tahkim yöntemi; uyuşmazlıkları çözümünde etkili, kolay, çözüme hızlı ulaştıran ve en önemlisi hukuki güvenlik bakımından tercih edilebilecek yöntemlerdir.
Hukuk Devletinin teminatı olan hukuki güvenlik ilkesi, adaletin en etkili, hızlı, kolay ve ucuz sağlandığı durumlarda en iyi şekilde gerçekleştirilmiş ve korunmuş olacaktır. Bu çerçevede hem tahkim hem arabuluculuk önemli işlevler görmektedir. Nitekim Dünyada da bu yöntemlerin giderek daha yaygın kullanılması yönünde önemli bir eğilim vardır.
Bakanlık olarak, vatandaşlarımızın adalete en hızlı, en kolay ve en az masrafla ulaşması adına, bu konuda çok büyük adımlar attık. Bundan sonra da söz konusu yöntemlerin gelişiminin takipçisi ve özendiricisi olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ticari hayatta, hukukun ekonomiyle olan ilişkisinin büyük önem taşıdığını söyleyen Tunç, hukukun sağladığı güvenlik ve istikrar ortamının, işletmelerin rekabet gücünü artırarak yatırımları teşvik ettiğini belirtti.
Hukuki güvenliğin sağlanması amacıyla yapılan tüm bu çalışmaların ekonomik hayata da olumlu yönde etki ettiğini aktaran Tunç, 22 yılda Türkiye’de 262 milyar 338 milyon dolar doğrudan yabancı yatırım yapıldığından bahsetti. Tunç ayrıca 80 bin 504 yabancı sermayeli şirketin de Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığını söyledi.
Tüm bu rakamların, ülkede hukuka olan güveni göstermenin yanı sıra ülkenin yabancı yatırım ve yatırımcılar için de güvenli bir liman olduğunu gösterdiğini vurgulayan Bakan Tunç, konuşmasını şöyle noktaladı:
“Adaletin hakkıyla tecellisi için 22 yıldır olduğu gibi, bundan sonra da bu amaçla çalışacağız. Nihai amacımız Türkiye Yüzyılı’nı, haklının ve adaletin de yüzyılı yapmaktır. Arabuluculuk ve tahkim sistemi ile ilgili önemli oturumların düzenleneceği bu programın, bu hedefi gerçekleştirecek mevzuat çalışmalarında ve yargı uygulamalarında önemli açılımlar getireceğine inanıyorum.”
Seminer fotoğraf çekiminin ardından sonlandı.