Sivas’tan, Çorum’dan, Yozgat’tan, Gümüşhane’den, Artvin ve Kayseri’den kopup gelen insanların 1950’lı yıllardan itibaren birlikte kurduğu Tuzluçayır’ın en eski ve en önemli sokaklarından birisidir 42. Sokak. Bugün siyah beyaz fotoğraflarda anısı yaşayan 42. Sokak her Tuzluçayır’lının andıkça ve hatırladıkça içini geçirdiği bir yerdir.
Şimdiler de Tıp Fakültesi Caddesi diye geçer orası. Tuzluçayır meydanından aşağıya, Mamak Belediyesine giden ince kıvrımlı bir yoldur. İlk gecekonduların yapılmaya başladığı bir sokaktır aslında. Şimdi ki Süleyman Ayten Caddesi ve Abidin Aktaş sokakla birlikte Tuzluçayır’ın en eski yerleşim yerlerinden birisidir.
Tuzluçayır’da Gümüşhaneliler tıpkı diğer şehirlerden gelen Anadolu halkı gibi örnek kişiliklerdir. Gümüşhane’liler usta insanlardır. Sadece inşaat alanında değil resimde, heykelde, müzikte, sporda gayet başarılı işler yapmış eli ayağı düzgün insanlardır. Okuma yazma oranları bir hayli yüksektir. Hemen her evde bir öğretmen vardır desek yeridir. Şairdirler, yazar, çizerdirler. Milli takıma birden fazla futbolcu vermiş yetenekli kişidirler.
Tuzluçayır Cami-Cemevi temelinin atılmaya başlandığı ilk günlerden itibaren bir hayli hareketlenmişti! Büyük çoğunluğunu Alevi ve solcu insanların oluşturduğu Tuzluçayır halkı bu projenin bir asimilasyon projesi olduğunu, üstelik Tuzluçayır’da yeteri kadar Cami ve Cemevi’nin olduğunu söylüyordu. Tamda o günlerde rastlamıştım Sevgili yazar ağabeyim Cemal Aydoğdu’ya. O da Gümüşhaneliydi. Tuzluçayır’ın eskilerindendi. En çokta “Tuzluçayır’da Aleviler Cami’ye karşı, bütün bunları Camiye karşı oldukları için yapıyorlar” söylentilerine sinirleniyordu! Kabul edilemez deyip şu anekdotu bir yazımda paylaşmamı istiyordu. Bundan sonrasını Cemal Aydoğdu’dan dinleyelim:
“Tuzluçayır’da ilk gecekondu çocuklarından birisiyim. Babamlar amcamlarla beraber 1957 senesinde gecekonduları yapmışlardır. Gümüşhane kökenli olmamız nedeniyle; babam da dahil akrabalarımızın birçoğu inşaat ustası, kalfası, taşeronu ve müteahhiti olarak birçok eser yapmışlar. Bunlardan bir tanesi de bizim yaşadığımız sokağın bir alt sokağında bulunan Dutluk Cami’sinin inşaat işinde çalışmış olmalarıdır. Üstelik Camii inşaatında yevmiyeli çalışan insanlar olmasına rağmen bizimkiler gönüllü ve hiçbir ücret almadan yapmışlardı. Alevi kökenli olmamıza rağmen babam ve akrabalarımız; Ramazan ve Kurban bayramı sabahı Cami’ye gidip bayram namazını kılarlardı. Orada yaşayan Sünni vatandaşlarla hiçbir sorunumuz yoktu. Çocukları ile aynı okullarda beraber okuduk. Hala orda oturan insanlarla sorunsuz bir şekilde görüşmekteyim. Birkaç sene sonra Cami’nin imamı değişiyor. Yine bir bayram sabahı babamlar Cami’ye gidiyorlar. İmam vaaza başlıyor; Aleviler hakkında atıp tutuyor! Kestikleri yenilmez demeye kadar getiriyor! Amcam müdahale etmek istiyor babam bekle diye işaret edip vaazın bitmesini bekliyor. Vaaz bitince babam ayağa kalkıp “İmam efendi size bir şey soracağım “Alevilerin yaptığı Cami’de namaz kılınması caiz midir?” diye soruyor. İmam “Caiz değildir” diye cevap veriyor. Babam da “Bu cami inşaatını biz yaptık, size göre buradan kılınan namaz geçersiz oluyor öyle değil mi?”diye cevap veriyor. İmam söylediklerinden mahcup oluyor. Babam “İmam Efendi size diyecek bir sözüm yok, komşularımız olan cemaatin siz vaazınıza başladığınız da müdahale etmeleri gerekiyordu ama ne yazık ki bunu yapmadılar” diyerek ayağa kalkıyor ve akrabalarımıza işaret ederek Cami’yi terk ediyorlar. Komşularımızın ileri gelenleri daha sonra geri gelip özür diliyorlar; ama babamlar o seneden sonra Bayram Namaz’larına gitmiyorlar. Bu olayı yazmamın nedeni şu: belki Cami ve Cemevi’nin yan yana olması çok çok insancıl olabilir ama önemli olan insanların; kendisinden başka insanların inançlarına saygı duymasıdır. İki tane farklı İbadethane’nin yan yana olmasının bana göre hiçbir anlamı yoktur, farklı inançta olan iki insanın yan yana olabilmesi önemlidir. Günümüz de ki politikacıların davranışları hepimiz tarafından sanırım bilinmektedir. Her ne kadar Tuzluçayır bölgesinde yaşayan insanlar birbirlerinin inançlarına saygı duysalar bile bu inşaatın yapılmasıyla birlikte kanımca ayrışmalar başlayacaktır”
İşte size, Tuzluçayır’da Aleviler Camiye karşı, namaza karşı, dine karşı diyenlere verilebilecek en güzel cevaplardan birisi. Malum Tuzluçayır’da yapımına başlanan Cami-Cemevinin projesi Fetullah Gülen ve onun işbirlikçisi İzettin Doğan’a aittir. Oysa hükümet eski kankası Cemaati bugünlerde akil almaz şeylerle suçluyor. Hükümet “çete” diyor yandaş medya “din adamı değil mafya babası” diyor! Tuzluçayır halkı da hükümetin bile “çete ve mafya babası” diye suçladığı cemaatin ve işbirlikçilerinin yaptığı Cami-Cemevini Tuzluçayır’da istemiyor. Olay artık bu kadar basittir.